Translate

28 Mart 2013 Perşembe

YENİ ELEŞTİRİ


YENİ ELEŞTİRİ
         
Genel amaçları estetik özerklik fikrine dayanır. Amaçları buna ulaşmaktır.
Estetik Özerklik: Terim olarak sanatın tarihi ve sosyal belgeye, aklın tanıklığa indirgenmemesi demektir. Marksizm ve Pozitivizme karşı çıkmışlardır. Çünkü Marksizm ve Pozitivizm edebi eser analizlerinde yazar biyografisi ve tarihsel hakikatler üzerinde durmaktadır. Hâlbuki inceledikleri eseri yazar biyografisinden ve tarihsel hakikatlerden ayırmak gerekir. Estetik özerklik, ilk defa Kunt’un Crituque of Judgement(Hüküm Estetiği) adlı eserinde buluruz.
Kunt bu esrinde güzelliğin kavrama indirgenmesinin imkânsızlığı üzerinde durmuştur. Kavramsız güzellikten söz etmiştir. Kunt’un ortaya attığı bu anlayış edebiyata çıkar gözetmeyen temaşa ya da ilgisiz zevk olarak yansıdı. Estetik hüküm olarak güzellikten çıkar gözetmemeyi ele alır.
Güzellik içindeki fikirden dolayı güzel değil, güzellik anlamdan yaşanılan güzelliktir. Şiirden şiir olduğu için zevk alırız.
Benedict Croce, Kunt’un sanat özerkliği fikrini edebiyata ve sanata uyarlamıştır.
Croce, Estetika adlı eserini yazarken; iki kaynaktan faydalanmıştır. Bunlardan biri, Kunt’un sanat özerklik fikri diğeri ise; Hegel’in, sezgici tutumunu benimsedi.
Croce, edebiyat ve sanat ile ilgili görüşlerinin biçimlenmesinde Kunt’un estetik ir araya getirilmiş fikirler topluluğu otonomi fikri ve Hegel’in görüşleri de etkilidir.
Croce, bu eserinde ifadeyi vurguladı, kavram ve muhtevayı ikinci plana itmiş oldu. Güzelliğin kavramsız zevk verdiği görüşüne bağlı kaldı.
Croce, ifade düzeyi derken yalnızca edebiyatı değil; bütün sanat eserlerini kast etmiştir. Edebî eserleri bir araya getirilmiş fikirler topluluğu olarak gören edebiyat incelemelerini iğrenç bulmuştur.
Croce, sezgiye önem vermesi Hegelci, edebi esere yönelik, muhtevaya yönelik tutumu ise Kunt'çı anlayışa hâkim olduğunun göstergesidir.
Croce’un estetik görüşlerini şu 3 maddede sıralayabiliriz:
§         Croce’a göre her sanat eseri belli sınırlara sahiptir, yegânedir, tektir.
Bir sanat eseri bir defa yapılır. Bu hususlar edebi eser dikkate alındığında daha da belirgin şekilde karşımıza çıkar: Croce edebi eserlerin özellikle şirin bir dilden başka bir dile çevrilemeyeceğini öne sürdü.
§         Croce, ortaya attığı teorilerde ifade düzeyi ve kavramsallaştırma
İmkânsızlığı üzerinde durmuştur. Türle ilgili teorilerin tamamını ret etmiştir: Türsel ayrımları edebi eserin tekliğine ve yegâneliğine bir taciz olarak algılamıştır. Tür kavramını küçümsedi, türsel ayrımlara dayalı edebiyat analizlerini fantezi olarak gördü. Kapalı okuma metodunun temelini atmıştır.
§         Croce’un türlere yönelik ayrımları ret etmesi onun tür teorilerine
Dayanan edebi akımları da ret etmeye götürmüştür.

20.yy ilk yarısında iki önemli eleştiri akımı gelişti. Bunlar Rus Biçimciliği ve Yeni Eleştiri anlayışıdır. Bunların iki ortak noktası vardır. Bunlardan biri Kunt’un estetik özerklik fikri, diğeri Croce’un ifadeyi öne çıkaran görüşleridir. Bu iki anlayış arsında ki fark ise, Yeni Eleştiriciler, Kunt’un kavramsallaştırma ve T.S Eliot’ın şiirsellik anlayışını benimsediler. Buna karşılık Rus Biçimciler, Avrupa-öncü fütüristlerin estetik bakışlarını benimsediler.
 Yeni Eleştirinin edebiyata bakış açısı Amerikan T.S Eliot’ın Şiircilik, Şiirsellik anlayışına bağlı kalmıştır. Eliot, şiire şiir olarak yaklaşmıştır. Şiir sadece şiirdir. Şiirde şiirden başka bir şey anlamamak gerekir. Bu düşüncesi Yeni Eleştiriciler tarafından kabul görmüştür. W.Brooks, Ransom, Wimsatt; Blackmur, Empson eleştiriciler tarafından kabul görmüştür.
Yeni Eleştiriciler, T.S Eliot ’un görüşlerine sadık kamlılardır. Bu anlayışında temel ilkesi haline gelmiştir.
Yeni Eleştiriciler, sanatın özerkliği sanatın sosyal, siyasal düşüncelerden uzak tutulması üzerinde durduğu temel ilkelerden biridir.
Yeni Eleştiriciler, Kunt’un Hüküm Eleştirisi adlı esrinde yararlanmış, estetik düşüncelerini takip etmiştir.
Yeni Eleştirinin en önemli ismi W.R Wimsatt’tır. The Verbal Lian adlı çalışması vardır. Bu eserini Kunt ve Croce borçludur.
Wimsatt The Verbal Lian adlı eserinde;
§         Şairin lirik benliğinden söz eder,
§         Eleştirmenleri lirik benliğe saygı duymaya davet eder,
§         Estetik hüküm anlayışını ortaya çıkarmıştır,
§         Croce’un ifade düzeyini övmüştür,
§         Edebiyat teorisyenlerini Kunt’un ve Croce’un görüşlerine saygılı olmaya davet etmiştir.
§         Şiirselliğe gönderme yapmıştır.
Wimsatt’ın bu davranışlarında septomatik bir değer vardır. Lirik şiiri edebi özerkliğin en yüksek formu olarak görmüştür.
Yeni Eleştiriciler, angaje roman anlayışına itibar etmemişlerdir.Angaje romanı edebi özerkliğe bir saldırı olarak görmüşlerdir.
Yeni Eleştiriciler lirik şiir ya da bireysel şiir görüşlerini altı madde de özetleyebiliriz:
1.      Şiirin ifade düzeyi üzerinde yoğunlaşmışlardır.
2.           Müphem ve lirik metinlerin kavramsal açıdan yorumlanamayacağını ifade etmişlerdir.
3.           Lirik metinleri tek okumayla anlaşılmayacak metinler olduğunu bunların tek anlama indirgenemeyeceğini belirtmişlerdir.
4.           Şiiri sadece kendine has suigeneris bir varlık olarak görmüşlerdir.
5.           Şiiri tematik olarak veya ana fikirler çıkarılarak tahlil edilmeyeceğini ifade etmişlerdir.
6.           Edebi eserlerin yegane mukayese edilmemesi varlık olduğunu,onları siyasi, tarihi,siyasi veya felsefi bağlamda açıklamaya yönelik her girişimi lirik şiirin doğasına aykırı olduğunu savunmuşlardır.
Edebi eser felsefi, ideolojik, siyasi bağlamda açıklanamaz.Edebiyat yalnızca edebiyattır.Yeni eleştiriciler Sassure teorisiyle işaretleyeni öne çıkarmışlardır. Kavramsal bilgiyi değil,estetik bilgiyi öne çıkarmışlardır.Şiirin ifade yönünü vurgulamışlardır.
İfade düzeyini öne çıkarırsak bu durumda edebiyatı,edebiyat dışı bağlamlarla açıklamaya yönelik her türlü girişimi dışta tutmamız gerekir.Çünkü bunlar edebiyatı edebiyattan uzaklaştıracak potansiyel ayrıklardır.Bu görüşlerin sahibi aynı zamanda Wimsatt’tır.
Teorik görüşlerinde Coleridge ve Croce’un görüşlerine bağlılığını vurgulamıştır. Wimsatt,bir edebiyat partisi toplamıştır.Yeni eleştiricilerin çabası bu partiye şiir dışı unsurları sokmamaktır.Çünkü bu partide şairane özerkliği savunanların partisidir.
Kunt, Croce, Coleride, Wimsatt. Eliot, Emsen gibi teorisyenler şairane ve sanat özerkliğini savunurlar.Şiir dışı unsurları atmak gerekir.Nitekim bu fikir diğer anglo-saksın edebiyat eleştirmeni olan İ.A Richards’da belirtir.
Richards, şiirin, sanatın temelinde duygusallık vardır önermesinden yola çıkar.Bu düşünce Yeni eleştiricilerin tamamı tarafından kabul görmemiştir.
Richards, kendi içinde başlayıp kendi içinde biten ve kendi kendine yeterli olan bir şiir anlayışından söz etmiştir. Bu tür şiirlerin ahlaki, siyasi ve dini anlamda heterenom fikirleri yaymada kullanabileceğini söyler. Bu noktada Yeni eleştiricilerle ayrılmaktadır.
Heteronom: Türlerde ayrılık anlamına gelmektedir. Yeni eleştiriciler, bir edebiyat inceleme metodu geliştirmişlerdir. Bu metot Kapalı Okuma Metodu ’dur.
Kapalı Okuma Metodu: Edebi metnin temelde kendi kendisiyle anlaşılabileceği ön görüsüne dayanır. Fransızların metin şerhi Explication du text metni ile Almanların Ivverk immente interpretationana adlı metin ile benzeşir. Her edebi metin ölçülerini kendisi belirler. Dış unsurlar edebi metni anlamak için yeterli değildir.
Edebi metinde bu dış unsurlar primary(asıl) unsurlar değildir. Bunlar seconde(ikincil) unsurlardır. Asıl olan ise primary unsurların ele alınmasıdır.
Kapalı Okuma, metni anlamaya yönelik bir teoridir, metni açıklar. Bu durumda Yeni eleştiriciler, edebiyat ile ne iletilmek istendiği ya da hangi mesajın anlatılmak istendiği sorusuyla ilgilenmezler. Yeni eleştiricilere kadar eserin neyi anlatmak istediği sorusu önemliydi. Yeni eleştiri döneminde bu anlayış ortadan kalmıştır. Yeni eleştiriciler ifade düzeyi üzerinde yoğunlaşmışlardır.
Cleanth, Brook, Robert, Pen Warren, William Empson gibi Yeni eleştiriciler şiiri söyleyiş tarzıyla ilişkilendirirler. Edebiyat ile bilim arasında kesin bir sınır çizmişlerdir. Edebiyatın muğlaklık ve belirsizlikten ileri gelen bir canlılık sayesinde geliştiğini ifade etmişlerdir.
Ransom, 1940 yılında The New Criticism adında bir kitap yayınlamıştır. Bu Yeni eleştirinin beyannamesi olarak kabul görür. Ransom, bu eserinde şiiri mantığın dışında tutmuştur. Ona göre mantıkçılar, genel gerçekliği amaçlar. Şair bu açıdan mantıkçılara benzemez. Şair kavramsal ifadeye, bilimsel dengeye dayanmayan belirsizliğin peşindedir. Bu açıdan bakılırsa Ransom Amerikalı semiyotikçi Charles Moris’in fikirlerinden de faydalanmıştır.
Moris, sanatı kavramsal tanımlara imkân vermeyen ikonik bir işaret olarak kabul etmiştir. Ransom, Moris’in bu düşüncelerini benimsemiştir. Ransom, şairane vukufun peşinden koşmuştur. Ona göre şairane vukuf kavramlar dünyasından öte bir vukuftur.
Ransom’un bu anlayışı şiiri kavramsal dünya dışında tutması bakımından Kunt’çı bir anlayıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder