Translate

23 Eylül 2013 Pazartesi

FATİH HARBİYE İNCELEMESİ


FATİH HARBİYE İNCELEMESİ
Erem YILDIZ
ÖZET
Peyami Safa, bu romanında Tanzimat’tan kopup gelen, Batılılaşma hareketlerinin
Türk cemiyetindeki etkilerini incelemektedir. Bunu yaparken de roman karakterlerini 
konuşturur. Bu çalışma, roman anlatım teknikleri göz önünde bulundurularak ele alıp 
değerlendirilmiştir. Çalışmam süresince her an yardımını esirgemeyen görüş ve 
önerileriyle beni aydınlatan değerli hocam, Sayın Doç. Dr. Mehmet NARLI ’ya sonsuz 
teşekkürlerimi sunarım.

OLAY ÖRGÜSÜ
ANLATIM TEKNİKLERİ
(Olayların Dizilişi)
(Diyalog-Monolog)
(Geriye Dönüş)
(Pastiş-Kolaj)
ANLATICI BAKIŞ AÇISI
(Anlatıcının Kimliği, Niteliği)
(Anlatıcının Bakış Açısının Niteliği)
KİŞİLER
(İlişkiler Ağı)
(Kişi Çözümlemeleri)


ROMAN ÖZETİ (OLAY ÖRGÜSÜ)
             Roman, Şinasi ile Neriman’ın birlikte Darülelhan’dan çıkmasıyla başlar. 
Neriman’daki değişiklikler Şinasi’yi korkutmaktadır. Her zamankinden daha bakımlı 
olan Neriman, Şinasi’den hemen ayrılmak için sabırsızlanmaktadır. Neriman, Şinasi’ye 
nereye gideceği konusunda bir şey söylemez ve ayrılır. Şinasi’de Neriman’ın 
            Fahriyeler’e gittiğini düşünür. Lâkin Beyazıt meydanına çıktığında Neriman’ın
Harbiye’ye gitmek için tramvaya bindiğini görür. Çok üzülmüştür. Bir kahvehaneye
gider. Yalnız kalan Şinasi, Neriman’daki değişikliklerin bir sebebinin olduğundan 
kuşkulanır. Yedi senedir birlikte olduğu Neriman son zamanlarda çok farklılaşmıştır. 
Kıyafetleri değişmiş, okula da geç gelmeye başlamıştır. Ne yapacağını bilmeyen Şinasi, 
Fatih’teki evine gider. Yemekten sonra, Neriman’ın evinde Faiz Bey’i ziyaret eder. Faiz 
Bey (babası) Neriman’ın Şinasi ile birlikte olmadığını öğrenir ve endişelenir. Çünkü 
Neriman hâlâ eve gelmemiştir. Her akşamki gibi Şinasi ile Faiz Bey karşılıklı sohbet 
edereler. Şinasi, gittikten sonra, gecenin ilerleyen saatlerinde Neriman eve bir 
otomobille gelir. Faiz Bey, Neriman’a sadece sert bir şekilde bakar.
            Ertesi gün, Neriman çok geç uyanır. Aklında hep akşamki Macit’le gittiği Maksim 
salonundaki eğlence vardır. Sarışın kadınlar, içkiler, dans ve müzik âdeta onu 
büyülemiştir. Neriman, o anda babasını düşünür. Babasına arkadaşı Fahriyelerde
olduğunu, eve de Fahriye’nin dayısının getirdiği yalanını Gülter (hizmetçi) vasıtasıyla 
söyler. Söylediği bu yalan ve Şinasi’yi ihmal edişi onu rahatsız etmektedir. Akşamki 
kokteylin sarhoşluğuna rağmen, vicdan azabı çeker.
            Şinasi ise çok üzüntülüdür. Darülelhan’a erken gelir ve erken de çıkar. Bir kahvede 
oturur o sırada okuldan çıkan Fahriye ve Neriman’ı görür. Fahriye ile göz göze gelir 
onların yanına gider. Neriman, Fahriyeler’ deki sohbetin ertelendiğini ve Macit’in
kendini ısrarla maksimde eğlenmeye çağırdığını bu ısrarından dolayı gece Macit’le 
birlikte olduğunu Şinasi’ye söyler. Şinasi, içten içe Neriman’a çok kızar. Çünkü
Neriman yalan söyler. Şinasi onları bırakır geri döner. Fahriye ile yürümesine devam 
eden Neriman, ona içini döker. Artık alaturka musikiden, Fatih’ten, şark terbiyesinden 
nefret ettiğini söyler. Galatasaray ahalisini daha çok sevmeye başladığını anlatır. Bu 
ifadeler, ondaki değişikliğin göstergesidir. Neriman her ne kadar Şinasi’ye ihanet 
ettiğini düşünse de Harbiye’ye gitmek ister. Fahriye ile Harbiye’ye giderler ve orda 
Macit’le karşılaşabileceğini düşünür.
             Neriman, Harbiye’de, bir pastanede (Löbon), beklediği gibi Macit’le karşılaşır. 
Yanında bir kadın vardır. Fahriye ile Macit’in yanına oturur. Macit, onları perşembe 
günü olan baloya davet eder. Neriman, eve dönerken hep baloyu düşünür. Kıyafeti
yoktur. Babasından da izin alması çok güçtür. Fakat baloya gitmeyi çok istemektedir.

              Şinasi’nin morali çok bozuktur. Duygularındaki dağınıklık odasına da yansımıştır. 
Ne yapacağını bilemez. Bu sırda akşam olmuştur. Neriman, Şinasi’nin evine gelir ve 
babasının onu görmek istediğinden söz eder. Neriman, onu evlerine davet ettiği hâlde 
kabul etmemiştir. Aralarında soğuk rüzgârlar esmektedir. Neriman ise babasına balo 
meselesini anlatmak için uzun zamandır ilk kez yemek yapar. Böylelikle babasını 
yumuşatacağını düşünür. Neşeli bir yemekten sonra Neriman ve babası fikri 
münakaşada bulunurlar. Neriman, Batı medeniyetinin Doğu’dan daha üstün olduğunu 
düşünmekte (Şarkı kedileri Sarmana benzetir, Garbı da köpeğe benzetir.) babası ise 
buna karşı çıkmaktadır.
              Baloya altı gün kalmıştır. Neriman, meseleyi henüz babasına açamamıştır. 
Kahvaltıda babasıyla aralarında bir tartışma olur. Neriman, yaşıtları gibi yaşamak 
istediğinde söz eder ve ağlayarak odasına gider, düşünmeye başlar. Kendisindeki 
değişikliklerin farkındadır. Şinasi’yi sevip sevmediğini sorgular. Sürekli kendisiyle 
mücadele halindedir. Ailesine karşı sorumluluğu ile arzuları savaşmaktadır. İçinde 
Şinasi ile Macit savaşmaktadır. Sonra mektebe gider. Şinasi ile görüşmek istemektedir. 
Mektepten birlikte çıkarlar. Aralarında bir soğukluk vardır. Şinasi ile Neriman 
tartışırlar. Şinasi, Neriman’ı eskisi gibi olmamakla suçlar. Bunun üzerine Neriman sinir 
krizi geçirir ve bayılır. Şinasi, çevredekilerin yardımıyla önce Neriman’ı bir kahvede 
sakinleştirmeye çalışır buradan bir eczaneye götürür ve doktor gelir. Otomobille eve 
dönerler bu süre de hiç konuşmazlar. Neriman, ağlayarak odasına gider. Faiz Bey ve 
Şinasi, Neriman’ın bu asabiyeti karşısında iyice endişelenirler. Faiz Bey, Şinasi’ye
durumun ciddi boyutlara gelmeden evlenmeleri gerektiğinden söz eder.
             Ertesi gün, Faiz Bey, kızını karşısına alır ve evlilik meselesini açar. Şinasi ile ne 
zaman evleneceğini sorar. Neriman, bu sorudan çok rahatsız olur ve hazır olmadığını 
söyler. Neriman, babasına daha medeni yaşama istediğini anlatır. Baloya gitmek 
istediğini ifade eder. Baloya Fahriye, Ulviye ve Nezahet ile birlikte gideceğini söyler. 
Faiz Bey Nezahet'i duyunca Şinasi’nin de baloya geleceğini tahmin ederek izin verir. 
Neriman’da Şinasi ile beraber gideceğini söyleyerek babasını kandırır.
Mektepte balo meselesini Şinasi’ye de anlatır. Şinasi baloya gitmekle medeni 
olunamayacağını söyler. Neriman ise Şinasi’yi asri olmamakla suçlar. Şinasi,
Neriman’dan ayrıldıktan sonra bir kahvehaneye gider. Ümitsizliğe kapılır Neriman’la 
ilişkilerini yürütemeyeceklerini düşünür.
              Neriman, Şinasi’den ayrıldıktan sonra Beyoğlu’nda gezer, mağazalara bakar. 
Oradan Şişli’de oturan dayısının kızlarının evine gider. Evde Rus bir kadın vardır. Rus 
kadının kızı yeni ölmüştür. Kızı, önce fakir bir genci sevmiş, daha sonra zengin olmak, 
güzel giyinmek, lüks içinde yaşamak için varlıklı bir adamla yaşamaya başlamıştır. 
Fakat sevgilisini hiç unutamamış, geri dönse de genç çocuk onu kabul etmemiş ve 
pişman olup intihar etmiştir. Neriman bu hikâyeyi dinleyince beyninden vurulmuşa 
döner. Kendi hayatı ile özdeşleştirir. İçinde Şinasi’ye karşı yine aynı azabı duymaya 
başlar. Evine dönerken Macit’le karşılaşır. İlk defa, onun kişiliğindeki alaylı tavırdan 
rahatsız olur. Baloya gitmekten vazgeçer. İçi huzurla dolar. Beyoğlu, ona çok eski bir 
masal gibi görünür. Artık eski hâline dönmüş, kendi medeniyeti hakkındaki olumsuz 
düşünceleri Macit’le birlikte ölmüştür. Eve gelir durumu babasına açacaktır fakat 
babasını evde bulamaz Gülter babasını Feritlerde bir münakaşa meclisine olduğunu 
söyler Neriman’da oraya gider. Feritlerde yabancı kimse yoktur. Şinasi babası Ferit'in 
arkadaşı Nezahat Darülelhan’dan bir müderris ve bir de musiki muallimi vardır. 
Medeniyet meseleleri ile ilgili sohbet etmektedirler. Oradaki herkes Neriman’ın 
kültüründen uzaklaşmaya başladığını bildiği için onu suçlar. Neriman ağlar onu başka 
odaya alırlar. Faiz Bey, kızının yanına gelir. Neriman, ağlayarak babasına balodan 
vazgeçtiğini, artık Beyoğlu ve muhitinden uzaklaştığını söyler. Aylardır içinde süren 
mücadele kendi kültürü lehinde sona ermiştir. Neriman, Şinasi ve Faiz Bey yeni 
durumdan çok memnun ve huzurludurlar. Eve dağılırlar herkes yorgundur bu yorgunluk 
içinde huzurla uyurlar Faiz Bey de Gazeli tercümesini okurken uyur.

ANLATIM TEKNİKLER
Olayların Dizilişi
  A B C
              Romanlarda olayların diziliş şekli Başlangıç(A), gelişme(B) ve sonuç(C) şeklinde 
karşımıza çıkmaktadır. Fakat Fatih Harbiye romanında olayların dizilişi şu şekildedir;
Gelişme(B), başlangıç(A) ve sonuç(C). Romanın başlangıç kısmında aslında 
olayların gelişme bölümü anlatılmaktadır. Bundan hareketle olayların dizilişinde bir 
düzen olduğunu söyleyemeyiz.
              ‘Olayların kuruluşu ustacadır. Nitekim Peyami Safa her romanında ayrı bir 
teknik denemiş, bu bağlamda imkânları sonuna kadar kullanmıştır. Olayları iç içe 
koymuş, anlatacağı ruh ve fikir zeminlerini dikkatle hazırlamıştır. Her tesadüfü, her 
sonucu, her intihar, cinnet veya kayboluşu önceden hazırlamıştır. ‘ 1 Örneğin: Şinasi 
Neriman’dan ayrılır. Şinasi tütün almak için tütüncüye gider buradan Beyazıt 
meydanına çıkar ve Neriman’ı Fatih Harbiye Tramvayına binerken görür. Bu yazarın 
önceden kurgulamış olduğu bir vakıadır.
               Peyami Safa olayların gerçek hayattan alınmasına önem vermez ona göre bir 
vakıanın yaşanmış olması değil, yaşanırken ortaya çıkacak ruh ve düşünce hallerini 
ifade etmesi önemlidir.2 Bu romanda şu şekilde karşımız çıkar: ‘Neriman tramvaya 
herkesten evvel atlamaya muvaffak olmuştu. Şinasi tramvayın arkasından koşmak, içine 
atlamak arzusuyla vücudu birden bire gerildi ve gevşedi; büyük bir hareket ihtiyacıyla 
üç dört adım koştu ve durdu. O anda pek çok şey yapmak istediği halde, gözleri köşeyi 
ağır ağır dönen tramvaya takılıp kalmıştı. Başka hiçbir şey görmüyor, yanından adam 
geçip geçmediğine dikkat etmiyor, ayak seslerini işitmiyordu. Başına kan doldu ve 
dışarı âlemle bütün alakaları kesilir gibi oldu. Bir anda özlerinin önünde bütün 
manzaralar silinmişti ve hiçbir ses duymuyordu. Kulakları uğuldamaya başladı. Vücudu 
hep geriliyor ve gevşiyordu. Kalbinde şiddetli bir çırpıntı. Arada bir tramvayın 
uzaklaştığını unutarak, içine tekrar koşmak, büyük bir hareket yapmak için hamleler 
gelip gidiyordu.’ (sayfa–11) Bu konu ile ilgili olarak diğer bir örneğimiz şudur:
‘Neriman tramvaya bindiğinde tramvay boştu ve her genç kız gibi o da makyaj yapmak 
istedi ve makyaj malzemelerini çıkardı aynasını eline aldı ve kendisine bakarken aklına 
Rus kadın ve kızının hikâyesi geldi. Tramvay doldu. Neriman, etrafında kimlerin 
oturduğunu göremiyordu. Düdük ve çan çaldığını da duymadı.’(sayfa–108)

Diyalog-Monolog

               Romanı incelediğimizde genel olarak diyalog ve monologlardan oluştuğunu 
görmekteyiz. Şinasi ve Neriman, Şinasi ve Faiz Bey, Neriman ve Fahriye, Macit ve 
Neriman, Ferit ve Şinasi, Gülter ve Neriman vd. kişiler arasındaki konuşmalar birer 
diyalog niteliğindedir. Roman da ayrıca iç konuşmalara da yer verilmiştir. Örneğin; Faiz 
Bey’in Neriman’a balo için müsaade etmesinden sonra Neriman’ın yüzündeki 
memnuniyetsizliği görünce kendince bir takım sorular sorması (sayfa–88) gibi, yine 
Şinasi’nin Neriman’ı Fatih Harbiye tramvayına bindiğini gördükten sonra kahvede 
oturup Neriman’daki değişiklikleri kendi içinde mülahaza etmesi (sayfa–12), Şinasi’nin
odasındaki karışıklıktan dolayı ikileme düşmesi gibi. (sayfa–38)
               Monolog kişinin kendi kendisiyle olan konuşmasıdır. Bu romanda en çok konuşan 
kişi anlamına da gelir ki Neriman ve Faiz Bey romanda en çok konuşan kişilerdir. Buna 
Neriman ile Fahriye’nin arasındaki diyaloğu örnek gösterebiliriz. Burada Neriman,
sürekli konuşmaktadır ve Fahriye de bu durumu Şinasi’nin kendilerini bırakıp gitmesine 
ve Neriman’ın ondan vazgeçememesine bağlar.(sayfa–28–29–30–31). Bir başka kişi 
Faiz Bey’dir. Romanda kızı ile Doğu-Batı üzerine yapmış olduğu münazara vd. buna 
örnek gösterilebilir. (sayfa–49–50–51–52)

Geriye Dönüş
         Roman da geriye dönüşe de rastlanılır. Neriman ile Şinasi‘nin birlikte yürürken 
önünden geçmiş oldukları konak ikisinde de geçmişe dair anılarının tekrar ortaya 
çıkmasına sebep olur.(sayfa–68–69)

ANLATICI BAKIŞ AÇISI
        ‘Olayların anlatımına başlarken ya da çözümlemelere geçerken, genellikle çevre, 
yer, kişi ve davranışlarının betimlemelerine yeterince yer veren Peyami Safa, bu 
betimlemelere gözleyen kişinin psikolojik durumunu da katarak, görüntüye ayrı bir 
anlam kazandırmaktadır.’ 3Örneğin: Şinasi ve Neriman’ın beraber yürürken önlerinden 
geçtiği bir konağı tasvir edip; konağın mazide iki kahramanın psikolojisi üzerindeki 
tesirlerini tasvir etmesi gösterilebilir.(sayfa–68–69–70)

       ‘Peyami Safa’nın romanlarında birbirini izleyen iki ana çizgiyi görmek 
mümkündür. Birincisi, toplumsal sorunları da içeren somut olaylarla gerçekçi, akılcı 
düşünce çizgisi; ikincisi, bireysel sorunlarla birlikte psikolojik, düşsel, olaylarla 
sezişe ve mistisizme yönelen çizgi. Toplumsal ve bireysel sorunlarına eğilmesine, 
onları didiştirmesine karşın, sonuçta bilim ve akıl yolundan kaçarcasına edilgen bir 
boyun eğişe yönelmesi onun gerçek kişiliği sayılabilir.’

         ‘Romanda anlatıcı kişilere ve eşyalara psikolojik bir dikkat ile bakar. Şuur ile alt 
şuuru araştırır. Maddi ve manevi ıstırap dolu hayatları, hasta beden ve ruhları, ahlak 
bunalımlarını, kişi-toplum çatışmalarını, vicdan azaplarını; günah, hayâsızlık, işe 
yaramazlık, yalnızlık duygularını, önsezileri, ruh hastalıklarını ve psikanaliz 
deneyişlerini konu edinir.’ Örneğin: Neriman’ın söylediği yalandan dolayı hem 
babasına karşı hem de Şinasi’ye karşı vicdan azabı çekmesi. Başka bir örnekte ise
akşam olmuştur, Neriman evdedir ve bugüne kadar hiç dikkatini çekmeyen Fatih 
semtine dair ayrıntılara yoğunlaşır ve Harbiye semtiyle mukayese eder.(sayfa–42–43)

Romanda Peyami Safa’nın tahlil, tasnif ve mukayeselerinde ağır başlılığı, ciddi 
felsefi üslubu vardır. Arada bir Peyami Safa’nın sanatı kadar fikir hüviyetini de 
görürüz.’  Örneğin: kitabın son kısmında Ferit’in ( Şinasi’nin arkadaşı) münakaşa 
meclisinde sunduğu görüşleri Peyami Safa’nın fikir hüviyetini bize gösterir. ‘Yazar, 
romanlarında kendini gizleme gereğini pek duymamış; özellikle ilk eserlerinde 
kahramanlardan birinin kılığına girerek düşüncelerini söylemeye kalkmıştır.’ 7
Örneğin: Ferit ile Şinasi kahvede konuşurken aralarında geçen diyalogda bunu 
görmemiz mümkündür. (sayfa–98)

ANLATISAL ŞABLON
           Peyami Safa, roman tekniği ve kurgusu üzerinde çok düşünmüştür. Romanın ilkeleri 
konusunda da şunlara değinmiştir:
Daima hayattan kanuna ve izaha gitmek,
Hareketten tasvire ve tahlile varmak,
Önce dışarıya sonra içeriye varmak,
Yalnızca insanın içinde ve dışında kalmamak,
Mümkün oldukça objektif olmak,
          Ona göre romanın yapısı, hayatın kronolojik (zaman) yapısından ziyade 
psikolojik yapısına tabi olmalıdır. Roman, hayat içinde başvurulması gereken bir yol ve 
tercih iken; tarih olması mümkün değildir. Bu onun Percy Lubbock ve Henry James 
tarafından geliştirilen Bakış Açısı tekniğine yakınlık duyduğunu gösterir.
Peyami Safa’nın romanları ideolojik kaygılarından kaynaklanan bir şablona 
sahipmiş gibi görünmektedir.

KİŞİLER
                 ‘Peyami Safa ilk romanlarını kaleme aldığı yıllarda İstanbul çevresinde, 
köklerinden kopmuş, ahlakça çökmüş, para ve zevk için yaşayan bir zümre ile İslami 
geleneklerle yetişmiş milli ve manevi değerlere bağlı Yurtsever zümreyi işler. Bu iki 
kültürün, Doğu-Batı çatışmasının etrafında teşekkül etmiştir. Bu toplumsal sorun 
genellikle romanlarda üçü erkek biri kız başlıca dört kişinin rol aldığı bir aşk öyküsü 
üzerine oturtulur.
                   Erkelerden biri Batı diğeri Doğu’dur. İkisi arasında gel git yaşayan bir de genç 
kız vardır. Bunların yanında bir de yazarı temsil eden bilgili ve Doğulunun yanında 
olan bir karakter daha vardır.’

                 Fatih Harbiye’de Macit Batılı, Şinasi Doğulu’dur. İkisi arasında kalan genç kız ise Neriman’dır. Yazarı temsil eden karakter de Ferit’tir.‘Batılı karakter alafranga, züppe tipidir. Bunları güçlü kılan yetenekleri, hırslı, atılgan, iradeli, tuttuğunu koparan kişiler olmalarıdır, ama aynı zamanda bencil, 
çıkarcı, yalancı ve sahtedirler. Para, maddi başarı ve hazza dayanan bir ahlak 
anlayışına sahiptirler. Doğulu karakterler Türk İslam uygarlığından gelen manevi 
değerler ve dine dayalı bir ahlak anlayışına sahiptirler.’
Romandaki olaylar ne kadar değişirse değişsin kadın ile erkeğin işlevleri değişmez. 
Bu da kadının seçici oluşu erkeğin de seçenek oluşudur.

Seçenek 1. Doğulu erkek (ruh)
(Seçici) Kadın
Seçenek 2. Batılı erkek (madde)

NERİMAN: Olayın başkahramanlarından biridir. ‘İstanbul tarafında eski bir evde 
para sıkıntısı içinde yaşayan alaturka bir ailenin kızıdır.’ 11 Neriman Darülelhan’da 
müzik eğitimi alan ve ud çalan bir kişidir. Batı kültürü ve ona ait olan şeylere merak 
eden biridir. Batıya merak sarmaya başladığından beri kıyafetleri ve tavırları 
değişmiştir. Öğrenimini Süleymaniye Kız Lisesi’nde yapmıştır. Sinir nöbetleri geçiren 
biridir. İstediği kişiyle arkadaş olabilen, bulunduğu ortama uyum sağlayan biridir.
ŞİNASİ: Olayın başkahramanlarından biridir. Şinasi, Fatih’te oturan, sessiz, terbiyeli, 
haluk ve iyi bir eğitim almış biridir. Şinasi görünüş olarak asil birine benzemektedir. 
Şinasi üstüne başına giyindiğine pek fazla dikkat etmeyen biridir. Konuşmalarında 
daima pasif dövüşüp yani az konuşup karşısındakinin hücum etmesini ve sessiz bir 
müdafaa ile muzaffer olmayı seven biridir. Şinasi müzik aleti olarak kemençeyi çok 
sevmekte ve çok iyi çalmaktadır. Şinasi’de Neriman gibi Darülelhan’da müzik eğitimi 
almaktadır. Kitapta doğuyu temsil eden ve Neriman’a âşık olan kişidir.
FAİZ BEY: Neriman’ın babasıdır. Müzik aleti olarak ney çalmayı sevmektedir. Faiz 
Bey Mesnevi, Rubaiyat gibi eserleri ve Gazali ile Farabi’nin eserlerini okumayı seven 
biridir. Türk kültürüne son derece bağlı tarihe merak eden biridir. Emeklidir. Eskiden 
Üsküdar Maarif Evrak Müdürü’dür. Faiz Bey kızına son derece düşkün ve sessiz biridir.
MACİT: Temiz, bakımlı, giyimine dikkat eden, nazik biridir. Kitapta batıyı temsil eden 
kişidir. Bir süre Darülelhan’da müzik eğitimi almış ve keman çalan biridir. 
Darülelhan’da Neriman’la tanışıp arkadaş olmuşlardır. Neriman’ın Şinasi’den 
uzaklaşmasına yol açan kişidir. Birisine gösterdiği sevgi gerçek sevgi olmayan sevdiğim dediği kişiyle sadece gönül  eğlendirmek için birlikte olan bir kişidir.
GÜLTER: Faiz Bey ve ailesinin uzun yıllardan beri hizmetçiliğini yapan kişidir. Faiz 
Bey’in sözünden dışarı çıkmayan, her dediğini yapan biridir.
FAHRİYE: Neriman’ın ve Şinasi’nin kız arkadaşıdır. Darülelhan’da müzik eğitimi 
alıyordur. Sürekli Neriman’la gezip dolaşan, Neriman’ın kafa dengi biridir.
NEZAHET: Şinasi’nin kız kardeşi aynı zamanda Neriman’ın kız arkadaşıdır. 
Neriman’la birlikte Süleymaniye Kız Lisesi’ne gitmiştir.
FERİT: Şinasi’nin erkek arkadaşıdır. Kitapta yazarı temsil eden karakterdir.
MUAMMER: Ferit’in arkadaşıdır.
NERİMAN’IN DAYISININ KIZLARI: Şişli’de oturuyorlar. Birçok baloya gitmiş ve 
batı kültürüyle yetişmişlerdir.
ÜLVİYE: Neriman’ın kız arkadaşıdır.
NERİMAN’IN BÜYÜK ANNESİ: Becerikli, temiz, tertipli iyi bir ev kadınıdır. Tarih 
okumayı seven, Arapça ve Farsça bilen biridir.
YAŞLI ADAM: Görgülü, sabırlı, dindar, iyi biridir. Solgun bir yüzü ve çukura kaçmış 
nemli, fersiz gözleri vardır. İnsanlar veya bir işle meşgul değildir. Bütün dünya 
insanlarına ve Allah’ a ait umumi fikirleri vardır.Fatih Harbiye İncelemesi Erem YILDIZ

KİŞİLERİN BİRBİRLERİYLE OLAN MÜNASEBETLERİ
6 ay 7 yıl
Neriman, 15 yaşında Süleymaniye kız lisesine yazılır. Burada Nezahat ile tanışır. 
Nezahat Şinasi’nin kız kardeşidir. Mektebe birlikte gidip gelirler. Şinasi kemençe çalar. 
MACİT NERİMAN ŞİNASİ
FAİZ BEY NEZAHAT
             Faiz Bey’de bunu öğrenir ve Şinasi ile tanışmak ister. Şinasi Faiz Bey ile tanıştıktan 
sonra artık sürekli Nerimanlara gidip orada Faiz Bey ile devrin musiki konusu üzerine 
her gece konuşurlar ve tartışırlar. Şinasi sık sık gelip gider artık ailenin bir ferdi 
olmuştur. Faiz Bey onu oğlu gibi sever. Neriman’ın Şinasi ile berberliği bu meşru zemin 
ile başlar. Şinasi Neriman’ı lise çıkışında bekler ve birlikte dolaşırlar. Romanda ikisi 
arasındaki ilişki Neriman tarafından şöyle ifade edilir: ‘Şinasi ile hem iki kardeş hem de 
karı koca gibiydik.’ Nitekim bulundukları mahallede bu birlikteliğe alışmış ve onların er 
geç evleneceklerini düşünüyorlardı. Şinasi doğuyu temsil etmektedir. Doğu kültürü 
içinde yetişmiştir. Türk musikisine düşkündür. Neriman’daki şark kültürünün 
tecessüsüdür.
              Neriman ile Macit arasındaki münasebeti ise romanda şu şekilde anlatılmıştır: 
‘ilkbahar günü Darülelhan alafranga bölümünde keman dersi almaya gelen Macit
arkadaşları vasıtasıyla Neriman ile tanışır. Macit Okulu bıraksa da aralarındaki 
münasebet kopmamış, bir iki defa Beyoğlu’nda gizlice buluşmuşlardır. Macit 
Neriman’daki garbi duyguların vücut bulmuş halidir. Aralarındaki ilişki Neriman’ın
garba ve kültürüne duyduğu ilgiden dolayı gelişme gösterir. Neriman Şinasi ile Macit’i
de karşılaştırır. 
               Ziya Bey Neriman’ın babasıdır ve kızını çok sever onun her istediğini yerine getiri. 
Yine Neriman’daki şark kültürü babasının bu kültürde yetişmiş biri olmasından
kaynaklanır.
               Gülter ile Neriman arasındaki ilişki ise özellikle geçmişi anlatan Gülter’dir. 
Neriman’ın geçmişi hakkında bilgiler verir. Adeta Neriman’ın geçmişi ile bulunduğu 
zaman aralığında bir köprü vazifesi götürür. Neriman’ı uyaran ona bu konuda yardımcı 
olan bir karakterdir
Fahriye Neriman’ın arkadaşıdır. Onunla çok samimidir. Romanda Neriman’a 
yaptığı yanlıştan dolayı haksızlığını dile getiren ve ona bu konuda yardımcı olan biridir. 
Romanda Şinasi ve Neriman ile birlikteyken; Şinasi’nin yanlarından gitmesine 
sinirlenen Neriman’a yaptığın şeyin yanlış olduğunu ve Şinasi’den kopamamasını 
dillendirir.

KAYNAKÇA
ÜNLÜ, Mahir, ÖZCAN, Ömer, 20.Yüzyıl Edebiyatı (Cumhuriyet Kuruluş 
Dönemi 1923–1940), İnkılap Kitapevi, İstanbul, 1988.
KABAKLI, Ahmet, Türk Edebiyatı Cilt–3, Türk Edebiyatı Vakfı Yay., 
İstanbul, 1990.
BAKIRCIOĞLU, N. Ziya, Başlangıçtan Günümüze Türk Romanı, Ötüken
Yayınları, 2. Baskı, İstanbul, 1986.
KUDRET, Cevdet, Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman Cilt–2, İnkılap 
Kitapevi, İstanbul, 2009.
OKTAY, Ahmet, Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı 1923–1950, Kültür ve Turizm
Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1993.
MORAN, Berna, Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış–1, İletişim Yayınları
İletişim Yayınları,1–15 Baskı, İstanbul, 1990–2008.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder