Dışlanmıştım, yalnızlığım da tek
dostumdu. Fakat gerçeklerin de bu denli acı olabileceğini tahmin edememiştim.
Gerçek dünya ile kurguladığım dünya arasında sıkışıp kalmıştım. Söylediğim
yalanlar, kurguladığım yalan bir dünya ve yalan insanlar vardı. Onlarla
yaşıyordum. Mesela güzel bir fahişem vardı ve ben her gece onunla yatıyordum.
Veya evliydim. İki çocuğum, dünyalar güzeli bir eşim vardı. Ama buna rağmen her
gece soluğu iş toplantısı bahanesiyle başka bir kadının kollarında alıyordum.
Bazen altında son model arabası olan, baba parası yiyen zengin bir züppe
oluyordum, bazen de doktor, mühendis oluyordum. Elimde telefonumla aniden
durumu fenalaşan bir hastam için hemşirelere ne yapmaları konusunda bilgi
veriyorken bir de bakmışım ki mühendis edasıyla geciken bir projenin yarın
biteceğine dair müşterimi ikna etmeye çalışıyordum. Kimi zaman da zil zurna
sarhoş olmuş, evinin yolunu bulamayan bir adam rolüne bürünüp, gecenin
karanlığında, ıssız ama bir o kadar da ürkütücü sokaklarda gerçeklerden kaçmaya
çalışıyordum. Benimkisi böyle bir dünyaydı işte. Ama kurduğum bu dünya gerçeklere
daha fazla dayanamadı ve yıkıldı. Bunları itiraf etmekse gerçeğin kendisiyle
yüzleşmekti. Ama söylediğim yalanlar, kurguladığım dünya ise benim için gerçeğe
bir isyandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder