Translate

25 Ekim 2017 Çarşamba

PISSA 2009 ULUSAL ÖN RAPORU İNCELEME

T.C.
UŞAK ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM FAKÜLTESİ
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI





EĞİTİM BİLİMİ







“ÖĞRENMEYİ ÖĞRENME OKUMAYA
DUYULAN İLGİ VE ÖĞRENME
STRATEJİLERİ”
6. BÖLÜM






PISSA 2009  ULUSAL ÖN
RAPORU İNCELEME
RAPORU



HAZIRLAYAN
EREM YILDIZ






İÇİNDEKİLER

Okumaya Duyulan İlgi ve Öğrenme Stratejileri ile Okuma Becerileri Başarısı Arasındaki İlişki 2
Okumaya Duyulan İlgi ve Okuma Becerileri Alanındaki Başarı 3
Zevk İçin Okumaya Ayrılan Zaman ile Okuma Becerileri Başarı Arasındaki İlişki 3
Öğrencilerin Okudukları Materyaller ile Okuma Becerileri Başarısı Arasındaki İlişki 5
Öğrenme Stratejileri ve Okuma Becerileri Başarısı 7
Anlama ve Bilgiyi Hatırlama Stratejileri ile Okuma Becerileri Başarısı Arasındaki İlişki 8
Bilgiyi Özetleme Stratejileri ile Okuma Becerileri Başarısı Arasındaki İlişki 9
Ezberleme, Keşfetme ve Kontrol Stratejileri ile Okuma Becerileri Başarısı Arasındaki İlişki 9
Okur Profili 11
SONUÇ.. 12


KAYNAKÇA.. 14











ÖĞRENMEYİ ÖĞRENME OKUMAYA DUYULAN İLGİ VE ÖĞRENME STRATEJİLERİ

PISA 2009 öğrenci anketinde, öğrencilerin okumaya yönelik tutumları ile okuma becerileri başarısı arasındaki ilişki birçok değişkene bağlı olarak incelenmiştir. Bu bölümde, okumaya duyulan ilgi ve öğrenme stratejilerinin farkında olma ve bunları kullanma ile okuma becerileri başarısı arasındaki ilişki ele alınmıştır.
İyi bir okur olmak, kararlı olmayı ve çok okumayı gerektiren bir hedeftir. Bunun da ötesinde, okumak, bilgi edinmenin temel yoludur ve okuma becerilerindeki üst düzey yeterlik hayatın tüm alanlarındaki bireysel başarının ön koşuludur. PISA 2009 raporunda, okuma becerileri ağırlıklı değerlendirme alanı olarak kapsamlı ve detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Bu bölümde, okumaya duyulan ilginin ve öğrenmeye karşı olumlu bir yaklaşıma sahip olmanın, okuma becerileri yeterlikleri üzerindeki olumlu etkisi incelenmiştir. Bu çerçevede yapılan analizler, öğrencilerin okumaya hevesli ve iyi bir okur olması için ailelerin, öğretmenlerin ve okul yönetiminin, neler yapabileceklerini ortaya koymaya çalışmaktadır.
PISA, okuma becerilerinde gösterilen başarı ile okumaya duyulan ilgi ve öğrenme stratejileri arasında bir nedensellik ilişkisini belirleyemez, fakat bu ilişkilerin zorunlu eğitimini tamamlamak üzere olan öğrenciler üzerindeki toplam etkisine dikkat çeker. PISA 2009 değerlendirmesinde, öğrenme stratejilerinin farkında olan ve düzenli olarak gazete, dergi ya da kurgusal ve kurgusal olmayan edebiyat gibi farklı metinleri okuyan öğrencilerin, okuma becerileri değerlendirmesinde en yüksek puanı alan öğrenciler olduğu saptanmıştır.
Genel olarak, farklı okuma metinleriyle yoğun olarak meşgul olan ve metinleri okumak, anlamak için hangi okuma stratejilerinin işe yaradığının farkında olan öğrenciler, PISA okuma becerilerinde daha iyi başarı göstermişlerdir. Fakat bu sonuç, okumaya duyulan ilgi, etkili öğrenme stratejilerini benimseme ve üstün okuma becerileri yeterliklerine sahip olma arasında doğrudan bir nedensellik ilişkisi olduğunun kanıtı olarak yorumlanmamalıdır. Bu bölümde, öğrencilerin okuma ile ne derece meşgul oldukları, öğrenme becerilerini ne derece benimsedikleri ve okuma becerilerinde ne derece başarı gösterdikleri arasında zamanla ve karşılıklı etkileşimle ortaya çıkan bir ilişki anlatılmaktadır. Eğitimde ve psikoloji alanında yapılan çalışmalar, okuma becerilerindeki yeterliklerin zamanla ve eklenerek birbirini güçlendiren çoklu ilişkiler döngüsü sonucu geliştiğini göstermektedir. Kişinin geçmişteki okuma başarısı, gelecekteki okuma başarısını etkilemektedir.
Motivasyon, okumaya duyulan ilgi ve etkili öğrenme stratejileri, ergenlik hayatı boyunca öğrencilerin yaşam kalitesini, daha ileri düzeyde eğitime devam etme kararlarını ve iş piyasasındaki fırsatları yakalama kapasitelerini etkilediği için önemli veriler olarak kabul edilebilir. Bu bölümde, okumaya duyulan ilgi, öğrenmeye karşı yaklaşımlar ve okuma başarısı arasındaki ilişkiyi ve okumaya duyulan ilgi öğrenme yaklaşımlarının başarıyı artırmadaki rolü incelenmiştir.

Zevk için okumaya ayrılan zaman, öğrencilerin ne sıklıkla ve ne kadar süreokuduklarını ölçmektedir. Zevk için okumaya ayırdıkları zaman, öğrencilerin okumaya olan ilgilerinin bir göstergesidir ve ne sıklıkla okuma yapıldığı da okuduğunu anlama ile yakından ilişkilidir.
PISA 2009’da öğrenci anketinde, öğrencilere zevk için okumaya genellikle ne kadar zaman ayırdıkları sorulmuştur. Seçenekler, “Zevk için okumuyorum”, “Günde 30 dakika veya daha az”, “Günde 30 dakikadan fazla fakat 60 dakikadan az”, “Günde 1 veya 2 saat” ve “Günde 2 saatten fazla” şeklinde düzenlenmiştir. Bu soruya verilen cevaplara göre, 2009 okuma değerlendirmesindeki her ülkenin ortalama puanını gösterir. Ülkeler, günde zevk için okumaya 30 dakikadan az zaman ayıran öğrenciler ile zevk için okuma yapmayan öğrencilerin ortalama puanlarını birleştiren çizginin uzunluğuna göre sıralanmıştır.
PISA 2009’da yer alan katılımcı ülkelerin üçte ikisinden daha fazlasında, zevk için hiçokuma yapmayan öğrenciler ile zevk için okumaya günde en azından 30 dakika ayıran öğrenciler arasındaki puan farkı, okumaya ayrılan sürenin artırılmasıyla görülen puan farkından çok daha fazladır. Bu da, eğitimcilerin, öğrencilerin zevk için okumaya hiç olmazsabir süre ayırmalarını sağlamanın önemini vurgulamaktadır.
Zevk için okumaya günde 30 dakika veya daha az zaman ayıran öğrencilerle, zevk için okumaya hiç zaman ayırmayanöğrencilerin arasındaki fark, 36 ülkede 30 puandan fazladır. Bu puan farkı, İzlanda, Lihtenştayn, Belçika, Fransa ve diğer katılımcı ülkelerden Şanghay-Çin’de 60 puanın üzerindedir. Fakat, hiçbir ülkede zevk için okumaya günde yarım saatten fazla, bir saatten az zaman ayıran öğrenciler ile günde bir veya iki saat zaman ayıran öğrenciler arasındaki puan farkı 20 puandan fazla değildir. Birçok ülkede, zevk için okumaya 30 dakikadan az zaman ayıran öğrenciler ile zevk için okumaya hiç zaman ayırmayan öğrencilerin arasındaki puan farkı, zevk için okumaya yarım saat ile bir saat arasında zaman ayıran öğrenciler ile yarım saatten az zaman ayıran öğrenciler arasındaki puan farkından fazladır. Genel olarak, zevk için okumaya ayrılan zaman arttıkça, farklı gruplardaki öğrenciler arasındaki puan farkı azalmaktadır.
Zevk için okumaya hiç zaman ayırmayan öğrencilerde görülen okuma becerileri alanındaki düşük başarı, eğitim sistemlerinin, okul içinde ve okul dışında okumayı teşvik etmelerine dikkat çekmektedir ve asıl odaklanılması gereken konu, öğrencilerin okumaya harcadıkları süreden çok, onları her gün zevk için okumaya bir miktar zaman harcamaya teşvik etmek olmalıdır.

Zevk İçin Okumaya Ayrılan Zaman ile Okuma Becerileri Başarı Arasındaki İlişki



Öğrencilerin Okudukları Materyaller ile Okuma Becerileri Başarısı Arasındaki İlişki
Okuma becerilerini geliştirmede ve okuma becerileri alanındaki başarıyı artırmada hangi tür okumanın daha etkili olduğu konusunda büyük tartışmalar yapılmaktadır. PISA 2009 değerlendirmesinin sonuçlarına göre, her ne kadar kurgusal edebiyat türünü okuyan öğrencilerin daha yüksek puan almaları beklense de, özellikle çok çeşitli materyalleri okuyan öğrenciler, okuma becerileri alanında iyi bir başarı göstermişlerdir. Türkiye ve Kazakistan hariç, bütün ülkelerde, çok çeşitli materyalleri okuyan öğrenciler, daha az türde materyalleri okuyan öğrencilere göre daha iyi başarı göstermişlerdir.
PISA 2009 değerlendirmesinde, öğrencilere, dergileri, çizgi romanları, kurgusal ve kurgusal olmayan kitapları ve gazeteleri kendileri istedikleri için hangi sıklıkla okudukları sorulmuştur. Seçenekler, “Hiç ya da neredeyse hiç”, Yılda birkaç kez”, “Hemen hemen ayda bir kez”, “Ayda birçok kez” ve “ Haftada birçok kez” şeklinde düzenlenmiştir. Genel olarak, PISA 2009 okuma becerileri değerlendirmesinde, kurgusal veya kurgusal olmayan kitapları düzenli olarak okuyan öğrenciler, okuma becerileri alanında daha iyi başarı göstermişlerdir.
Öğrencilerin zevk için ne okudukları ve okuma başarıları arasındaki ilişkiye yönelik yapılan analizlerden elde edilen sonuçlara göre, kurgusal ve kurgusal olmayan kitaplar gibi, uzun ve karmaşık metinleri okuyan öğrenci ve yetişkinlerin daha iyi okur oldukları görülmektedir. Birkaç ülke hariç, bütün ülkelerde, kurgusal kitapları kendileri isteği için düzenli olarak okuyan öğrenciler, kurgusal kitapları okumadıklarını ya da nadiren okuduklarını söyleyen öğrencilere göre daha yetkin okurlardır. Bu iki grup arasındaki fark 36 ülkede, 36 puan ya da üzerinde ya da yarım yeterlik düzeyi ve İsveç, Avustralya, Lüksemburg, Avusturya ve Finlandiya’da 73 puan ve üzerindedir.
Türkiye’de kurgusal türdeki kitapları düzenli olarak okuyan ve bu kitapları hiç okumayan öğrenciler arasındaki fark 4 puandır. Kurgusal olmayan türde okumak ele alındığında puan farkının daha düşük olduğu görülmektedir. Bu fark, sadece İspanya ve diğer katılımcı ülkelerden Hırvatistan’da 35 puandan fazladır. 13 ülkede, hiçbir fark görülmezken, Türkiye ve diğer katılımcı ülkelerden Kazakistan ve Peru’da, kurgusal olmayan kitapları okumak ile okuma becerileri başarısı arasında negatif bir ilişki olduğu görülmektedir. Kendi isteği ile düzenli olarak gazete ve dergi okumak ile okuma becerileri başarısı arasında da pozitif bir ilişki vardır ancak, puan farkının, kurgusal olmayan kitaplarda olduğu gibi, kurgusal türdeki kitaplara oranla daha düşük olduğu görülmektedir.
Ayda birçok kez ya da haftada birçok kez gazete okuyan öğrenciler ile gazete okumadığını ya da ayda bir sefer ya da daha az gazete okuduğunu söyleyen öğrenciler arasındaki puan farkı sadece İzlanda, İsrail, İsveç ve diğer katılımcı ülkelerden Peru’da 35 puan ve üzerindedir. Çizgi roman okumak, genellikle, düşük yeterlik seviyeleriyle birlikte görülmektedir.
Ayda birçok kez ya da haftada birçok kez çizgi roman okuduğunu söyleyen öğrenciler, okuma becerileri alanında, hiç çizgi roman okumayan öğrencilerden daha düşük puan almışlardır. 32 ülkede çizgi roman okumadığını söyleyen öğrencilerin okuma becerileri puanları, çizgi roman okuduğunu söyleyen öğrencilerin puanlarından daha yüksektir. Estonya ve OECD üyesi olmayan diğer katılımcı ülkelerden Kazakistan, Rusya Federasyonu ve Bulgaristan’da bu fark 30 puan ve üzerindedir.
Türkiye’de bu fark, çizgi roman okumadığını söyleyen öğrenciler lehine 17,8 puandır. 14 ülkede ise, düzenli olarak çizgi roman okuyan öğrenciler, çizgi roman okumayan öğrencilerden daha iyi başarı göstermişlerdir.
 Dolayısıyla, PISA değerlendirmesinde, bu ilişkinin nedensel açıklaması yapılamamaktadır, fakat, okuma becerileri alanında düşük puan alan öğrencilerin, düşük okuma becerileri yeterlikleri yüzünden, çizgi romanları daha kolay okunabilir bulduğu söylenebilir. Çizgi roman türündeki kitaplar hariç, kurgusal türdeki kitapları ve diğer materyal türlerini okuduğunu söyleyen öğrenciler, okuma becerilerinde en yüksek başarıyı gösteren öğrencilerdir. Ortalama olarak, OECD ülkelerinde, kurgusal türdeki kitapları ve çizgi roman kitapları hariç başka herhangi bir materyali okuduğunu söyleyen öğrencilerin okuma becerileri puanı 537’dir. Birçok ülkede, bu öğrenciler, hiçbir materyali düzenli olarak okumayan öğrencilerden bir yeterlik seviyesi kadar fazla başarı göstermişlerdir.
Türkiye’de, kurgusal türde ve çizgi roman hariç, başka herhangi bir türdeki kitapları okuyan öğrencilerin ortalama puanları ile kurgusal türdeki kitapları okumayıp, çizgi roman ve diğer türdeki kitapları okuyan öğrencilerin ortalama puanları arasındaki fark, 20 puandır.


Öğrenme Stratejileri ve Okuma Becerileri Başarısı
PISA’ya katılan ülkeler, genel olarak bütün öğrencilerin ya da belli bazı grupların öğrenme stratejilerini ne derece kullandıklarına göre çok farklılık göstermektedir. OECD ülkeleri genelinde, kız öğrenciler, okuma, hatırlama ve metinleri özetleme ile ilgili etkin stratejiler konusunda erkek öğrencilerden daha bilgilidirler. Kız öğrenciler, ezberleme ve kontrol stratejilerini daha çok kullanırken, erkek öğrenciler keşfetme stratejilerini kız öğrencilerden daha çok kullanmaktadır.
Sosyo-ekonomik altyapı bakımından daha avantajlı olan öğrenciler, sosyo-ekonomik altyapı bakımından daha dezavantajlı olan öğrencilere göre, öğrenme stratejileri hakkında daha bilgili olduklarını ve bu stratejileri daha çok kullandıklarını belirtmişlerdir. Fakat, ezberleme stratejileri farklı sosyo-ekonomik altyapıdan gelen tüm öğrenciler tarafından aynı derecede kullanılmıştır.
PISA 2009 uygulaması, “Metni okuduktan sonra metnin içeriğini diğer insanlarla tartışırım”, “Metnin önemli kısımlarının altını çizerim”, “Metni kendi kelimelerimle özetlerim” gibi yöntemlerin anlam ve bilgiyi hatırlamak için etkin stratejiler olduğunun ve “Metnin anlaşılması kolay kısımlarına yoğunlaşırım”, “Metnin genelini hızlı bir şekilde iki kez okurum”, “Metni sesli bir şekilde başkasına okurum” gibi stratejilerin çok etkin olmadığının ne derece farkında olduklarını değerlendirir. Öğrenciler bu sorulara verdikleri yanıtlara göre alt çeyrek, ikinci çeyrek, üçüncü çeyrek ve üst çeyrek olmak üzere dört grupta toplanmıştır. OECD ülkelerinde, anlama ve bilgiyi hatırlama stratejileri indeksindeki bir birimlik artış, PISA okuma becerileri ölçeğinde 35 puanlık bir fark yaratmaktadır ve bu fark, 25 kadar ülkede 35 puan ve üzerindedir. Özellikle Belçika ve İsviçre’de bu ilişki oldukça güçlüdür.
Türkiye’de bu indeksteki bir birimlik artış, okuma becerileri ölçeğinde 26,2 puana karşılık gelmektedir. Öğrencilerin anlama ve bilgiyi hatırlama stratejilerinin ne derece farkında oldukları ile okuma becerilerindeki başarıları arasındaki ilişkinin en güçlü olduğu ülkeler, genellikle okuma becerilerinde iyi başarı gösteren ülkelerdir. Her bir ülkede, bu stratejilerin farkında olan öğrenciler, bu stratejilerin farkında olmayan öğrencilere göre PISA okuma becerilerinde daha iyi başarı gösterme eğilimindedir. Yunanistan, Türkiye, Kanada ve diğer katılımcı ülkelerden Azerbaycan, Tunus, Makao-Çin, Ürdün, Endonezya, Tayland ve Şanghay-Çin hariç, diğer bütün ülkelerde anlama ve bilgiyi hatırlama için gerekli stratejilerin en çok farkında olan öğrenciler, bu stratejilerin en az farkında olan öğrencilerden 70 veya daha fazlaya da bir yeterlik düzeyi kadar fazla puan almışlardır. Türkiye için bu öğrenciler arasındaki fark, 65 puandır. Anlama ve bilgiyi hatırlama stratejilerini kullanma farkındalığına göre üst ve alt çeyrekte bulunan öğrenciler arasındaki puan farkı 90’dır.
PISA 2009 uygulaması,“ Metinde yer alan en önemli bölümlerin benim özetimde yer alıp almadıklarını dikkatlice kontrol ederim”, “Metnin genelini okurum, en önemli cümlelerin altını çizerim. Bu cümleleri, kendi cümlelerimi kullanarak özet olarak yazarım” gibi yöntemlerin özetlemek için en etkin stratejiler olduğunun, “Bir özet yazarım. Her bir paragrafın bu özette yer alıp almadığını kontrol ederim. Çünkü her paragrafın içeriği bu özette yer almalıdır” ve “Özeti yazmadan önce, metni mümkün oldukça çok defa okurum” gibi yöntemlerin daha az etkin stratejiler olduğunun ve “Mümkün olduğunca çok cümleyi doğru olarak kopyalamaya çalışırım” gibi bir yöntemin çok etkin olmadığının ne derece farkında olduklarını değerlendirir. Elde edilen sonuçlara göre, üst düzey başarı gösteren ülkelerin aynı zamanda öğrencilerin nasıl özet çıkarılacağını iyi bilen öğrencilerden oluştuğu görülmektedir.
Etkili özetleme stratejilerinin farkında olma ve okuma becerileri başarısı arasındaki pozitif ilişki, bütün OECD ülkeleri arasında görülmektedir. OECD ülkelerinde, özetleme indeksindeki bir birimlik artış, okuma becerileri ölçeğinde 42 puanlık bir artışa ve 48 kadar ülkede 35 puan ve üzerinde bir artışa karşılık gelmektedir.
Türkiye’de özetleme indeksindeki bir birimlik artış, okuma becerileri ölçeğinde 31,7 puana karşılık gelmektedir. Ülke bazında, bilgiyi özetleme stratejilerinin farkında olan öğrenciler, bu stratejilerin farkında olmayan öğrencilerden daha iyi başarı gösterme eğilimindedirler.
Kontrol stratejilerini kullanan öğrenciler, tutarlı bir şekilde PISA okuma becerileri değerlendirmesinde yüksek başarı göstermektedir. Bu ilişki, OECD ülkelerinden Fransa, Avusturya, Portekiz, Yeni Zelanda ve diğer katılımcı ülkelerden Tayvan-Çin’de çok belirgin bir şekilde görülmektedir ve öğrenme stratejilerini en fazla kullanan öğrenciler, bu stratejileri az kullanan öğrencilerden ortalama 90 puan daha iyidir. OECD ortalamalarında en üst ve en alt çeyrek arasındaki fark 68 puandır.
Türkiye’de en üst ve en alt çeyrekte yer alan öğrencilerin farkları ortalama 50 puandır. Metni yüksek sesle birçok kez okuma ve ana hatlarını öğrenme gibi ezberleme stratejileri birçok görev için önemlidir, fakat bu, genellikle bilginin birebir sözcük tekrarına yol açmaktadır. Ezberleme stratejilerine güvenen öğrenciler, bilgiyi çok az bir işlemden geçirerek, olduğu gibi depolama eğilimi göstermektedirler.
Öğrenciden bilgiyi depolaması ve orijinalindeki gibi hatırlaması istendiğinde ezberleme stratejileri faydalıdır. Ezberleme stratejileri derinlemesine anlama gerektirmediğinden, kelimenin ardında yatan anlamı ve mesajı anlayabilmeleri için gerekli becerileri geliştirmelerine yardımcı olmamaktadır. Ancak, derinlemesine anlama için gereken bu beceriler, öğrencilerin farklı metinlerden elde edilen bilgiler ile yeni bilgiyi birleştirmesine yardımcı olmasını sağlamaktadır.
Kontrol stratejileri, etkili öz düzenleme öğrenimi için önemlidir çünkü bu stratejiler öğrencilere öğrendiklerini belli bir göreve uyarlaması için yardım etmektedir. Okulların, öğrencilere kendi öğrenme süreçlerini düzenlemelerine ve öğrenmelerini kontrol etmelerine izin vermeye odaklanmaları gerekmektedir. Bu, öğrencilerin sadece okuldaki öğrenmelerine destek olmakla kalmayacak, aynı zamanda onların daha sonraki yaşamlarındaki öğrenmelerini düzenlemelerini sağlayacak yöntemleri kazanmalarına yardımcı olacaktır.
Okurun başka bir metinden öğrendikleriyle okuduğu metin arasındaki ilişkiyi fark etmesi ve bildiklerini başka durumlara uyarlaması gibi keşfetme stratejileri, derinlemesine anlamanın amaçlarına ulaşmak için kullanılabilir. Keşfetme stratejileri, öğrencilerin okulda edindikleri bilgileri okul dışında ne derece kullanabildiğini göstermektedir. Okulların ve eğitim sistemlerinin, öğrencilerin etkili keşfetme stratejilerini kullanabildiklerini, yaşam boyu öğrenme için yeteneklerini güçlendirerek onları değişen dünyanın zorluklarına karşı hazırladıklarını garanti etmeleri gerekmektedir.
Keşfetme stratejilerini sıklıkla kullanıyor olmak, okuma becerileri performansını etkilemektedir. Keşfetme stratejilerini çok kullanan öğrencilerle az kullanan öğrenciler arasındaki fark OECD ülkeleri genelinde ortalama 14 puandır. Fakat bu puan farkları, ülkeden ülkeye farklılıklar göstermektedir. Kore, Japonya, Portekiz, Norveç ve OECD üyesi olmayan diğer katılımcı ülkelerden Tayvan-Çin, Ürdün ve Makao-Çin’de, en üst çeyrekte yer alan öğrenciler, en alt çeyrekte yer alan öğrencilerden 35 puan ya da yarım yeterlik düzeyi daha yukarıda yer almaktadır.
Özet olarak, PISA 2009 verilerine göre, öğrencilerin okuma becerileri performansını en çok etkileyen öğrenme stratejileri; bilgiyi anlama ve ezberleme stratejileri, özetleme stratejileri ve kontrol stratejileridir. Keşfetme stratejilerini ve özellikle hatırlama stratejilerini kullanma bazı ülkelerde gelişmiş okuma becerileri ile birlikte görülürken, diğer ülkelerde bu ilişki görülmemektedir.
PISA 2009 uygulamasında, öğrencilerin okumaya yönelik tutumları ile okuma becerileri başarısı arasındaki ilişki, öğrencilerin zevk için okudukları materyallerin çeşitliliği ile anlama, bilgiyi hatırlama ve özetleme stratejilerinin ne derece farkında olduklarına göre incelenmiştir. Buna göre, altı gruptan oluşan bir PISA Okur Profili oluşturulmuştur.
1. Grup – Derinlemesine ve Çok Çeşitli Materyal Okuyanlar: Bu gruba dahil olan okurlar, anlama, hatırlama, özetleme ile ilgili etkin stratejilerin farkındadır ve her türlü materyalleri düzenli olarak okur. OECD genelinde öğrencilerin %19’u bu gruba girmektedir.
2. Grup - Derinlemesine ve Az Çeşitli Materyal Okuyanlar: Bu gruba dahil olan okurlar, anlama, hatırlama, özetleme ile ilgili etkin stratejilerin farkındadır ve gazete, dergi gibi materyalleri düzenli okur. OECD genelinde öğrencilerin %25’i bu gruba girmektedir.
3. Grup - Derinlemesine ve Oldukça Az Çeşitli Materyal Okuyanlar: Bu gruba dahil olan okurlar, anlama, hatırlama, özetleme ile ilgili etkin stratejilerin farkındadır fakat oldukça az çeşitli materyal okur. OECD genelinde öğrencilerin %29’u bu gruba girmektedir.
4. Grup - Yüzeysel ve Çok Çeşitli Materyal Okuyanlar: Bu gruba dahil olan okurlar, anlama, hatırlama, özetleme ile ilgili etkin stratejilerin farkında değildir fakat her türlü materyalleri düzenli olarak okur. OECD genelinde öğrencilerin %10’u bu gruba girmektedir.
5. Grup - Yüzeysel ve Az Çeşitli Materyal Okuyanlar: Bu gruba dahil olan okurlar, anlama, hatırlama, özetleme ile ilgili etkin stratejileri farkında değildir fakat dergi, gazete gibi materyalleri düzenli olarak okur. OECD genelinde öğrencilerin %5’i bu gruba girmektedir.
6. Grup - Yüzeysel ve Oldukça Az Çeşitli Materyal Okuyanlar: Bu gruba dahil olan okurlar, anlama, hatırlama, özetleme ile ilgili etkin stratejilerin farkında değildir ve oldukça az çeşitli materyal okur. OECD genelinde öğrencilerin %13’ü bu gruba girmektedir.
1. gruba giren öğrenciler, okuma becerileri değerlendirmesinden ortalama 546 puan almışlardır. Bu gruba giren öğrenciler, öğrenme stratejilerinin farkındadır ve kurgusal olmayan kitaplar gibi her türlü materyali düzenli okur. Öğrenme stratejilerinin farkında olan fakat zevk için düzenli okumayan (3. grup) ya da gazete ve dergileri düzenli okuyan (2. grup) öğrenciler sırasıyla, genellikle 505 ve 506 puan almaktadır. Öğrenme stratejilerinin farkında olmayan fakat çeşitli materyalleri düzenli okuyan 4. gruptaki öğrenciler okuma becerileri değerlendirmesinden ortalama 460 puan almaktadır. Öğrenme stratejilerinin farkında olmayan fakat gazete ve dergileri düzenli okuyan 5. gruptaki öğrenciler değerlendirmeden ortalama 438 puana almaktadır. Öğrenme stratejilerinin farkında olmayan ve zevk için az okuyan 6. gruptaki öğrenciler en az yeterliğe sahip okurlardır. Bu gruptaki öğrenciler, OECD genelinde PISA okuma becerileri değerlendirmesinden ortalama 425 puan almışlardır.
Her bir gruba giren öğrencilerin oranları ülkelere göre çeşitlilik göstermektedir. Kazakistan, Rusya, Arnavutluk, Singapur, Şanghay-Çin ülkelerdeki 15 yaş grubu öğrencilerin %30’dan fazlası 1. gruba girmektedir. OECD ülkelerinden, Slovenya, Yunanistan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Polonya, Hollanda ve diğer katılımcı ülkelerden Ürdün’de, öğrencilerin %15’ten daha azı düzenli okuyan ve anlama, hatırlama ve özetleme ile ilgili etkin stratejilerin farkında olan okurlardır. 13 ülkedeki öğrencilerin %10’undan daha azı 6. gruba dahil olurken, 18 ülkedeki öğrencilerin %15’den daha fazlası 6. gruba girmektedir. Arnavutluk, Şanghay-Çin ve Singapur gibi ülkelerde büyük bir çoğunluk, 1. gruba, düşük bir kesim ise 6. gruba girmektedir. Bu ülkelerde öğrencilerin büyük bir çoğunluğu çeşitli materyalleri sıklıkla ve eleştirel bir gözle okumakta, öğrencilerin az bir bölümü ise zevk için çok az okumakta ve etkili öğrenme stratejilerinin farkında değildir. Tam tersi, Ürdün’de %20’den daha fazla öğrenci 6. gruba, %15’ten daha az öğrenci 1. gruba girmektedir. Ürdün’de öğrencilerin büyük bir çoğunluğu zevk için okumamaktadır ve etkili öğrenme stratejilerinin farkında değildir, ancak öğrencilerin az bir bölümü, çeşitli materyalleri sıklıkla ve eleştirel bir gözle okumaktadır.
Öğrenmeye karşı pozitif tutuma sahip ve zevk için çok farklı materyal okuyan erkek ve kız öğrenciler arasındaki fark OECD genelindeki ülkelerde yaklaşık %15 puandır. Derinlemesine ve çeşitli materyalleri okuyan erkek ve kız öğrenciler arasındaki puan farkı, Fransa, Kore ve Karadağ, Kolombiya, Ürdün, Katar, Kırgızistan ve Azerbaycan gibi üye ülkelerde %10’dan daha azdır . Fakat bu oran, Finlandiya, Litvanya ve Arnavutluk gibi diğer katılımcı ülkelerde %20’den daha fazladır. PISA’ya katılan ülkeler içerisinde derinlemesine ve çeşitli materyal okuyan öğrencilerin yer aldığı 1. grupta çok fazla erkek öğrenci bulunmamaktadır. Fakat, yüzeysel ve az çeşitli materyal okuyan öğrencilerin bulunduğu 5. grupta çok fazla erkek öğrenci bulunmaktır. Aynı şekilde, çok az okuyan ve etkili öğrenme stratejilerinin farkında olmayan öğrencilerin bulunduğu 6. grupta da erkek öğrenci sayısı çoktur.
PISA sonuçlarına göre, 14 OECD ülkesi ve diğer 5 katılımcı ülke içerisinde, derinlemesine ve çok çeşitli materyal okuyan öğrenciler dikkate alındığında sosyo-ekonomik açıdan avantajlı ve dezavantajlı öğrenciler arasındaki fark %15’ten daha fazladır. Kolombiya, Arjantin, Tunus ve Ürdün’de 1. gruba giren, sosyo-ekonomik açıdan avantajlı ve dezavantajlı öğrenciler arasında bir fark gözlemlenmemiştir. Kore, Singapur ve Lihtenştayan’da sosyoekonomik açıdan avantajlı öğrenciler, derinlemesine ve çok çeşitli materyal okuyan öğrencilerin yer aldığı grupta çok fazla temsil edilmektedirler.
Tüm ülkelerde 1. gruba giren, sosyo-ekonomik açıdan avantajlı ve dezavantajlı öğrencilerin oranları arasındaki fark %20’den daha fazladır. Sosyo-ekonomik gruplar arasındaki farkları incelerken benzer bir tabloyla karşılaşmaktayız; OECD genelinde, 6. gruba giren öğrencilerden sosyo-ekonomik açıdan avantajlı ve dezavantajlı öğrenciler arasındaki fark ortalama %17’dir. Fransa, Danimarka, Macaristan, Almanya, İspanya, İsviçre, Belçika, Kore ülkeleriyle Singapur, Şanghay-Çin, Peru, Litvanya, Tayvan-Çin, Bulgaristan ve Lihtenştayn katılımcı ülkelerinde, sosyo-ekonomik açıdan avantajlı öğrencilerden 6. gruba giren öğrencilerin temsil ettiği oran %20 ya da daha fazladır.

PISA raporunda yer alan öğrenmeyi öğrenmeye okumaya duyulan ilgi ve öğrenme stratejileri raporunda inceleme her ne kadar grafiklere dayansa da bu grafiklerden sıyrılarak elde ettiğimiz bilgileri özetleyerek burada yer verdik. Okuma, okuduğunu anlama, anlamak için özet çıkarma gibi daha birçok konu bütünüyle ele alınmıştır. Yine PISA raporunda yer alan konular arasında dikkat çeken diğer bir husus da okuma alışkanlığının kız ve erkek ayrımına göre yapılmış olmasıdır. Gelişmiş ülkeler ile ülkemizin karşılaştırıldığı bu raporda okuma alışkanlığı ve okunan kitapların türleri konusunda ülkeler arasında mukayesseler yapılmıştır.
Sonuç olarak PISA 2009 verilerine göre, öğrencilerin okuma becerileri performansını en çok etkileyen öğrenme stratejileri; bilgiyi anlama ve ezberleme stratejileri, özetleme stratejileri ve kontrol stratejileridir. Keşfetme stratejilerini ve özellikle hatırlama stratejilerini kullanma bazı ülkelerde gelişmiş okuma becerileri ile birlikte görülürken, diğer ülkelerde bu ilişki görülmemektedir.
Okuma oranının ülkemizde düşük olması, ülkemizi diğer gelişmiş ülkeler sıralamasında en alt sıralara atmıştır. Okuma oranındaki bu düşüklük beraberinde bir çok sıkıntıyı getirmiştir. Oranın bu denli düşük olması beraberinde okuduğunu anlama oranını da düşürmektedir. Bu da eğitim de sıkıntıya yol açmaktadır. Çünkü eğer öğrenci okuduğunu anlamıyorsa; teaorik açıdan öğrenmesi gerekenleri algılamakta sıkıntı çekecektir. Başarısızlık sürekli hale gelecektir.
Bir ülkenin gelişebilmesi için fen ve teknolojide de gelişmesi gerekir. Günümüz yüzyılı artık teknoloji yüzyılıdır. Bu yüzyılda gelişme göstermenin bir yolu ise bilimden geçer. Bilim, araştırma ve arge çalışması demektir. Bu ancak gelişen bir nesil ile gerçekleştirilebilir. Araştıran, okuyan ve okuduğunu anlayan bir nesil. Böyle bir nesil yetiştirmenin ilk aşaması okuma ve okuduğunu anlamak ile başlar.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder