T.C.
UŞAK
ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM
FAKÜLTESİ
TÜRK
DİLİ VE EDEBİYATI EĞİTİMİ
EĞİTİM
BİLİMİ
“OKUL ÖNCESİNDEN LİSE SONA:
ÖĞRETMENLER İÇİN 20 TEMEL
PSİKOLOJİ İLKESİ”
TEDMEM
İNCELEME
RAPORU
HAZIRLAYAN
EREM
YILDIZ
İÇİNDEKİLER
- Öğrencilerin zeka ve yetenek ile ilgili inanç veya algıları bilişsel işleyişlerini ve öğrenmelerini etkiler
- Öğrencilerin ön bilgileri öğrenmelerini etkiler
- Öğrencilerin bilişsel gelişimi ve öğrenmesi genel gelişim evreleri ile sınırlı değildir
- Öğrenme bağlama dayanır bu nedenle yeni bağlamlara kendiliğinden genellenmez ve yönlendirilmesi gerekir
- Uzun dönemli bilgi ve beceri edinimi çoğunlukla alıştırmaya (pratik) bağlıdır
- Öğrencilere net, açıklayıcı ve zamanında verilen geri bildirim öğrenme için önemlidir
- Öğrencilerin öz-düzenleme becerileri öğrenmeyi destekler ve öz düzenleme becerileri öğretilebilir
- Öğrencilerin yaratıcılığı geliştirilebilir
- Öğrenciler başarmak için dışsal yerine içsel motivasyona sahip olduklarında öğrenmekten zevk alırlar ve daha iyi performans gösterirler
- Öğrenciler performans hedefleri yerine öğrenme hedeflerini benimsediklerinde, zorlayıcı görevler karşısında azimli olurlar ve bilgiyi daha derinlemesine işlerler
- Öğretmenlerin öğrencileriyle ilgili beklentileri öğrencilerinin öğrenme fırsatlarını, motivasyonlarını ve öğrenme çıktılarını etkiler
- Öğrencilerin motivasyonu uzun dönemli, genel ve aşırı zorlayıcı hedefler yerine kısa dönemli, belirgin ve ortalama zorlayıcılığa sahip hedefler belirlendiğinde daha çok artar
- Öğrenme çeşitli sosyal bağlamlarda gerçekleşir
- Kişilerarası ilişkiler ve iletişim hem öğrenme-öğretme süreci hem de öğrencilerin sosyal-duygusal gelişimi için önemlidir
- Duygusal iyi olma hali eğitim performansını, öğrenmeyi ve gelişimi etkiler
- Sınıftaki uygun davranışlara ve sosyal etkileşime ilişkin beklentiler öğrenilebilir ve geçerliği kanıtlanmış davranış ilkeleri ve etkili öğretimle öğretilebilir
- Etkili sınıf yönetimi yüksek beklentiler belirlemeye ve bunları ifade etmeye sürekli olumlu ilişkiler geliştirmeye ve öğrenciler tarafından desteklenmeye dayanır
- Biçimlendirmeye ve düzey belirlemeye yönelik değerlendirmelerin her ikisi de önemli ve kullanışlıdır, fakat farklı yaklaşımlar ve yorumlamalar gerektirirler
- Öğrencilerin bilgi, beceri ve yetenekleri; psikoloji bilimini temel alan, nitelik ve doğruluk bakımından iyi tanımlanmış standartları olan değerlendirme süreçleriyle en iyi şekilde ölçülür
- Değerlendirme verilerinin anlamlı olması net, uygun ve adil yorumlamaya bağlıdır
OKUL
ÖNCESİNDEN LİSE SONA
ÖĞRETMENLER İÇİN 20 TEMEL
PSİKOLOJİ İLKESİ
Psikolojinin
öğretme ve öğrenme süreçlerinde etkili olması adına sağlayabileceği katkı büyüktür. Bu süreç biliş, motivasyon,
sosyal etkileşim ve iletişim gibi sosyal ve davranışsal faktörlerle ilgilidir.
Psikoloji bilimi etkili öğretim, öğrenmeyi destekleyen sınıf ortamları;
ölçme ve değerlendirme yöntemlerinin doğru kullanımı ve uygulamada
kullanılabilecek araştırma yöntemleriyle ilgili bilgi sahibi olmamıza yardımcı
olabilir ve bu alanda bize farklı bilgiler sunabilir. TEDMEM’in incelediği bu
raporda, okul öncesinden lise son sınıfa kadar kullanılabilecek 20 Temel İlke
ve sınıf içi uygulama önerileri sunulmuşur. Her bir ilkeye isim
verilmiş ve ilkeler tek tek açıklanmıştır. Ve bunların sınıf ortamındaki
uygulamaları tartışılmıştır.
ÖĞRENCİLER NASIL DÜŞÜNÜR VE ÖĞRENİR?
Öğrencilerin
zeka ve yetenek ile ilgili inanç veya algıları bilişsel işleyişlerini ve öğrenmelerini
etkiler
Zekanın şekillenebilir olduğu ve
esnek olduğu öğrenciler tarafından inanılır. Zekanın “değişen” veya “gelişen”
bir yapı olduğunu düşünürler. Zekanın sabit bir özellik olduğu fikri savunanlar
ise zekayla ilgili kendine has bir özelliğinin olduğunu savunurlar. İkinci fikre
sahip olan öğrenciler ise performans hedeflerine odaklanırlar ve sürekli olarak
zekalarını göstermeleri ve kanıtlamaları gerektiğine inanırlar, bu durum
onların “değişen” görüşe sahip öğrencilere göre olumsuz geri bildirimler karşısında
daha hassas ve zorlayıcı çalışmalarda yer almak konusunda çekingen olmalarına sebep
olur. Zekanın değişen bir yapı olduğunu düşünen öğrenciler, genellikle öğrenme
hedeflerine odaklanırlar ve zekalarını veya yeteneklerini sınamak ve geliştirmek
için zorlayıcı görevleri üstlenmede daha istekli olurlar. Olumsuz geri bildirim
ve başarısızlıktan sonra kendilerini daha kolay toparlarlar. Buna bağlı olarak,
zeka ve yeteneğin geliştirilebilir olduğuna inanan öğrenciler, çeşitli bilişsel
görevlerde ve problem çözme durumlarında daha iyi performans gösterme eğilimindedirler.
Zekanın gelişen bir yapı olduğunu
destekleyen, kanıt temelli yaklaşımlardan bir tanesi öğretmenlerin öğrenci
performansına atfettikleri nitelikler bağlamında şekillenir. Öğrenciler başarısızlığı
deneyimlediklerinde, “Niçin?” diye sorarlar. Bu sorunun cevabı nedensel
nitelemedir. Nedensel nitelemeler, motivasyonu olan ve olmayan öğrencileri birbirinden
ayırır. Kişinin yeteneğini sorumlu gösterme eğiliminde olan nitelemeler zekanın sabit olduğu görüşüyle ilişkilidir. Buna
karşın, çaba eksikliğini sorumlu gösteren nitelemeler genellikle değişen veya
gelişen bir zeka görüşünü yansıtır.
Öğrenciler, başarısızlığın nedeni
düşük yetenek yerine
çaba eksikliğine bağlandığında daha iyi baş ederler çünkü ilki sabit değildir ve kontrol edilebilir.
çaba eksikliğine bağlandığında daha iyi baş ederler çünkü ilki sabit değildir ve kontrol edilebilir.
Öğretmenler öğrencinin performans
yetersizliğini çaba
eksikliği veya zayıf strateji seçimi gibi kontrol edilebilir ve değiştirilebilir nedenlere bağlarlarsa, öğrencilere ileride performanslarını iyileştirebilecekleri mesajını verirler. Öğretmenler, öğrencilerin kendi zeka ve yeteneklerini çabalayarak, deneyimleyerek ve farklı stratejiler uygulayarak geliştirebileceklerine inanmalarını sağlayabilir.
eksikliği veya zayıf strateji seçimi gibi kontrol edilebilir ve değiştirilebilir nedenlere bağlarlarsa, öğrencilere ileride performanslarını iyileştirebilecekleri mesajını verirler. Öğretmenler, öğrencilerin kendi zeka ve yeteneklerini çabalayarak, deneyimleyerek ve farklı stratejiler uygulayarak geliştirebileceklerine inanmalarını sağlayabilir.
Öğrencilerin
ön bilgileri öğrenmelerini etkiler
Öğrenciler sınıfa günlük
deneyimlerini, sosyal etkileşimlerini, sezgilerini ve farklı ortamlarda ve
geçmişte onlara öğretilen şeylere dayalı bilgilerini getirirler. Bu bilgi yeni
öğrenilenleri nasıl kavrayacaklarını etkiler çünkü öğrencilerin hali hazırda bildikleri
şeyler öğrenilmekte olan materyalle etkilenmektedir. Bu nedenle öğrenme, ya kavramsal
gelişme olarak bilinen var olan öğrenci bilgisine bilgi eklemeyi veya kavramsal
değişim olarak bilinen öğrenci bilgisinin değiştirilmsini ve gözden
geçirilmesini içerir. Kavramsal gelişme olarak öğrenme, öğrenilecek
materyal ile öğrencinin bildikleri birbiriyle tutarlı olduğunda gerçekleşir.
Öğrencinin bildikleri yeni bilgiye
göre tutarsız ve hatalı olduğu söylenebilir bu durumda yapılması gereken
kavramsal değişime gidilmektir. Bu durumda, öğrencilerin bilgisi kavram
yanılgıları veya alternatif kavramlardan oluşur. Hem öğrencilerin hem de
yetişkinlerin sahip olduğu yaygın kavram yanılgıları özellikle fen ve matematik
gibi konulardadır. Öğretmenler konu öğretimi başlamadan önce bir ön
değerlendirme yaparak, öğrencilerin belirli bir konudaki mevcut bilgi
düzeylerini anlayabilir. Bu değerlendirme, öğrencilerin ön bilgileriyle ilgili
bir temel veya bir öntest türü olarak kullanılabilir.
Öğrencinin yapacağı temel
değerlendirmeler, öğrencinin kavram yanılgısını gösterirse, öğrenme tekrar
yapılmalı ve gözden geçirilmelidir. Öğretmenler için öğrencilerde kavramsal
değişimi gerçekleştirmek, kavramsal gelişmeyi gerçekleştirmekten daha zorlayıcıdır
çünkü kavram yanılgıları zihinsel süreçlerde sabit olma ve değişime direnme
eğilimdedir. Herkes gibi öğrenciler de, kendilerine alışılmış geldiği için
görüşlerini değiştirmeye isteksiz
olabilirler. Ayrıca, öğrenciler genellikle kavramlarının hatalı olduğunun
farkında değildir ve bu yüzden onların doğru olduğuna inanır.
Öğretmenler bu açıdan aracı
olabilirler: Ön değerlendirme de bulunarak; öğrencilerin bildiklerinin,
öğretilecek olan müfredat kavramları ile tutarlı olduğunu görür ve böylece öğretmenler kavramı, öğrencilerin öğrenilecek
bilgiyle anlamlı ve bilinçli hale gelecek şekilde kolaylaştırırlar. Bu da
öğrencilerin okuma, tanımlama, özetleme, sentezleme, kavramları uygulama ve
yaparak öğrenme gibi etkinlikler üzerinde çalışmalarla mümkündür.
Öğrencilere sadece farklı şekilde
düşünmeleri gerektiğini söylemek veya kavramsal gelişimi teşvik etmek için
öğretim stratejileri kullanmak, genellikle öğrenci görüşlerinde önemli bir
değişime yol açmaz. Kavramsal değişimi gerçekleştirmek için öğretmenlerin
belirli öğretimsel stratejileri kullanmaları gerekir. Bu stratejilerin birçoğu,
öğrencilerin doğru öğretimsel materyal veya kavramla kendi düşünceleri
arasındaki tutarsızlığın farkına varmalarına yardım ederek zihinlerindeki
bilişsel çatışma veya uyumsuzluğu hızlandırır.
Öğrencilerin
bilişsel gelişimi ve öğrenmesi genel gelişim evreleri ile sınırlı değildir
Öğrenciler, öğrenilecek bilgi için
biyolojik olarak yeterli olduğunda, bilgiye yönelik halihazırda aşinalık veya
deneyime sahip olduklarında daha yetenekli kişiler veya zorlayıcı materyallerle
etkileşime girdiklerinde ve deneyim yoluyla aşina oldukları sosyokültürel
bağlamlarda üst düzey düşünebilir ve davranabilirler. Diğer taraftan, öğrenciler
belirli bir alan bilgisine aşina olmadıklarında, kişilerarası bağlamlar veya
öğrenme materyalleri ile zorlanmadıklarında veya öğrenme bağlamını alışılmamış
bulduklarında akıl yürütme becerileri daha az gelişebilir.
Öğretmenlerin hangi materyali
hangi yöntemlerle sunacaklarına ilişkin tercihleri öğrencilerin alanla ilgili ve
bağlamsal bilgileri dikkate alınarak belirlendiğinde daha etkili olur. Böylece
bu değerlendirmeler kullanılabilir ve sonuçlar öğretim aşaması için yararlı
olabilir. Öğretmenler öğretim deneyimlerinin hangisini uygun olduğuna karar verirken
öğrencilerin gelişimsel seviyelerini dikkate alabilirler.
Öğrenme bağlama dayanır bu nedenle yeni bağlamlara
kendiliğinden genellenmez ve yönlendirilmesi gerekir
Öğrenme bağlam içinde gerçekleşir. Bağlamlar
konu alanlarını belirli görevleri/problemleri
sosyal etkileşimleri ve
durumsal/fziksel ortamları kapsayabilir.
Dolayısıyla, öğrenmenin daha etkili ve güçlü olabilmesi için yeni bağlam ve
durumlara genellenmesine ihtiyaç duyulur. Öğrencinin bilgi ve becerilerini
aktarması veya genellemesi kendiliğinden veya otomatik olarak gerçekleşmez;
yeni bağlam özgün öğrenme bağlamından ne kadar farklılaşırsa o kadar çok zorlaşır.
Dikkate değer olan öğrencinin bildiklerini aktarması veya genellemesinin
kolaylaştırılabilir ve desteklenebilir olmasıdır. Ayrıca öğrenmeyi aktarabilme
yeteneği; öğrenmenin kalite, derinlik, uyarlanabilirliği ve esnekliğinin önemli
bir göstergesidir.
Uzun dönemli
bilgi ve beceri edinimi çoğunlukla alıştırmaya (pratik) bağlıdır
Kişilerin bildikleri uzun
dönemli bellekte kayıtlı durumdadır. Çoğu bilgi, özellikle akademik içerik ve
beceri gerektiren etkinliklerle ilişkili olduğunda uzun dönemli bellekte
depolanmadan önce bir şekilde işlenmelidir. Öğrenciler sürekli olarak çevrede
bulunan büyük miktardaki uyarıcıyı deneyimler, fakat bunun sadece küçük bir
kısmı daha sonra dikkat ve kodlama formunda işlenir, ve kısa süreli bellek
deposuna hareket eder.
Bilginin; kalıcı olarak akılda
tutulması için, tanımı gereği görece uzun süreli çok geniş kapasiteli ve
düzenli olan uzun süreli belleğe aktarılmalıdır. Bilginin kısa süreli bellekten
uzun süreli belleğe aktarımı farklı stratejiler yoluyla gerçekleştirilir ve bu
aktarım sürecinin anahtarı alıştırmadır.
Alıştırmadan kastedilen ezberleme
değildir. Ezbere bilginin uzun süreli bellekte tutulmasını geliştirmez. Bunun
yerine bilinçli alıştırmalar; dikkatle birlikte tekrarı içerir ve sonradan daha
karmaşık bilgi ve beceriler haline gelecek yeni bilgi ve becerileri beraberinde
getirir. Her ne kadar zeka ve motivasyon gibi etmenler performansı etkilese de,
alıştırma ve tekrar etkinlikleri uzmanlık kazanmak için yeterli olmamakla
birlikte gereklidir.
Öğrenci alıştırmaları öğretmenler
tarafından çeşitli yollarla desteklenebilir. Çünkü alıştırmalar, öğrencilerin
aslında zevkli bulmayabilecekleri yoğun ve odaklanmış çaba gerektirir; bu
nedenle öğretmenlerin öğrencilere harcadıkları çabanın daha iyi performansla sonuçlanacağını
ifade etmesi ve öğrencileri alıştırma yapmaya cesaretlendirmesi gerekir.
Öğretmenler, öğrencilerin alıştırma problemlerini çözebileceklerine
inandıklarını söyleyerek ve başarılı
olma ihtimallerini arttırmak için etkinlikler tasarlayarak; öğrencileri alıştırmalara katılmaları için motive edebilirler. Bir öğrenme etkinliğinin ardından verilen testler öğrencilere alıştırma yapma fırsatı sunar ve öğrenme yeni olduğu için öğrenciler daha başarılı olma eğilimi gösterirler. Buna rağmen, bu durumdaki başarıları uzun süreli kalıcılığı garantilemez.
olma ihtimallerini arttırmak için etkinlikler tasarlayarak; öğrencileri alıştırmalara katılmaları için motive edebilirler. Bir öğrenme etkinliğinin ardından verilen testler öğrencilere alıştırma yapma fırsatı sunar ve öğrenme yeni olduğu için öğrenciler daha başarılı olma eğilimi gösterirler. Buna rağmen, bu durumdaki başarıları uzun süreli kalıcılığı garantilemez.
Öğrencilere
net, açıklayıcı ve zamanında verilen geri bildirim öğrenme için önemlidir
Öğrenciler çalışmalarıyla ilgili
düzenli, belirli, açıklayıcı ve zamanında geri bildirim aldıklarında
öğrenmeleri arttırılabilir. Ara sıra ve formalite gereği verilen geri
bildirim ne net ne de açıklayıcıdır ve öğrencilerin motivasyonunu ya da anlama
düzeyini arttırmaz. Açıkça tanımlanmış öğrenme hedefleri geri bildirimin etkinliğini
arttırmaya yardımcı olur çünkü yorumlar doğrudan hedeflerle ilişkilendirilebilir
ve düzenli geri bildirim öğrencilerin öğrenme sürecinde rotadan çıkmalarını
önler.
Öğretmenler, öğrencilerin öğrenme
hedefleriyle ilişkili
olan mevcut bilgi ve performans düzeylerine özgü bilgi
sağladıklarında en etkili geribildirimi vermiş olurlar.
olan mevcut bilgi ve performans düzeylerine özgü bilgi
sağladıklarında en etkili geribildirimi vermiş olurlar.
Öğrencilerin öz-düzenleme becerileri
öğrenmeyi destekler ve öz düzenleme becerileri öğretilebilir
Dikkat, düzenleme, irade, planlama
ve bellek stratejilerini içeren bu beceriler, öğrenilecek materyalde yeterlik
kazanmaya olanak sağlayabilir. Bu beceriler zamanla artsa da, sadece
olgunlaşmaya
bağlı değillerdir. Bu beceriler özellikle doğrudan öğretim, modelleme, destek, sınıf düzenlemesi ve yapısı aracılığıyla öğretilebilir ve
geliştirilebilir.
bağlı değillerdir. Bu beceriler özellikle doğrudan öğretim, modelleme, destek, sınıf düzenlemesi ve yapısı aracılığıyla öğretilebilir ve
geliştirilebilir.
Öğretmenler öz-düzenleme
becerilerini öğrenmeleri için öğrencilerine, her biri öğrenmeyi fazlasıyla
geliştiren dikkat, düzenleme, irade, planlama ve hatırlama gibi öğretim
stratejilerini tanıtarak yardımcı olabilirler.
Öğrencilerin yaratıcılığı
geliştirilebilir
Belirli bir durumda yeni ve
kullanışlı olan fikirlerin üretilmesi olarak tanımlanan yaratıcılık, 21.
yüzyılın bilgi temelli ekonomisinde öğrenciler için çok önemli bir beceridir.
Problemleri tanımlayabilmek, olası çözümler üretmek, bu stratejilerin
etkinliğini değerlendirmek ve daha sonra başkalarına bu çözümlerin değerini aktarmak
eğitimsel başarı, işgücü etkinliği ve yaşam kalitesi ile yakından ilgilidir.
Öğretime getirilen yaratıcı yaklaşımlar öğrencilerin, alanlar arasında ger- çek
yaşam bilgilerini kullanmalarını ve modellemelerini arttırarak, öğrenme
sürecinde istek ve keyif uyandırabilir.
ÖĞRENCİLERİ NE MOTİVE EDER?
Öğrenciler başarmak için
dışsal yerine içsel motivasyona sahip olduklarında öğrenmekten zevk alırlar ve
daha iyi performans gösterirler
İçsel motivasyon bir çalışmayı,
çalışmanın kendisi için yapmaya karşılık gelir. İçsel motivasyona sahip olmak hem
yeterli hem de yetkin hissetmek demektir. İçsel motivasyona sahip öğrenciler
zevkli buldukları için öğrenme etkinlikleri üzerinde çalışırlar. Bir başka
ifadeyle, onlar için katılımın kendisi ödüldür ve övgü, not veya diğer dışsal etmenler
gibi maddi ödüllere bağlı değildir. Buna karşın, dışsal motivasyona sahip
öğrenciler öğrenme etkinliklerini iyi bir not almak, ailelerinden övgü almak veya
cezadan kaçınmak gibi amaca ulaşmayı sağlayan bir araç olarak görürler. İçsel
ve dışsal motivasyon, bir motivasyon skalasının zıt uçlarında değildir, yani birine
daha fazla sahip olmak diğerine daha az sahip olmak demek değildir. Bunun
yerine, öğrenciler akademik çalışmalarla hem içsel hem de dışsal nedenlerden dolayı
meşgul olurlar. Ayrıca kendilerini daha yeterli hissederler ve başarı kaygısı
taşımazlar.
Öğrencilerin yeterlilikleri
arttıkça, geliştirdikleri bilgi ve beceriler daha karmaşık çalışmalarda
başarılı olmaları için temel sağlar. Bu çalışmalar onlar için giderek daha az
çaba gerektirir ve daha eğlenceli olur. Öğrenciler bu noktaya eriştiklerinde,
öğrenme çoğunlukla kendisinin içsel ödülü haline gelir.
Öğrencileri başarmak için içsel
motivasyona sahip olma konusunda desteklemek, öğretmenlerin ödül kullanımını
tamamıyla saf dışı bırakmasını gerektirmez. Yeni becerileri denemek gibi sınıf
ve yaşamdaki bazı görevler, öğrenciler için doğası gereği ilgi çekici olmamaya
devam edecektir. Öğrencilere bazı becerilerin, hatta uzmanlaşılması gerekli
becerilerin, başlangıçta ilgi çekici olmayabileceğini fakat öğrenme için
tutarlı ve hatta bazen yorucu bir çalışma gerektiğini öğretmek önemlidir. Yeni
beceriler bir kere öğrenildiğinde, bizzat öğrencilerin ödülü olabilirler.
Öğrenciler performans hedefleri
yerine öğrenme hedeflerini benimsediklerinde, zorlayıcı görevler karşısında
azimli olurlar ve bilgiyi daha derinlemesine işlerler
Öğrencilerin belirli öğrenme
etkinliklerine katılmalarının en temel gerekçesi hedeflerdir. Araştırmacılar hedeflerin
öğrenme ve performans olmak üzere iki genel çeşidini tanımlamışlardır. Öğrenme
hedefleri yeni becerilerin edinilmesi ve yeterlik seviyelerinin geliştirilmesine
yöneliktir. Bireyler başarı etkinliklerine birbirinden çok farklı iki nedenden
dolayı katılabilirler. Öğrenebilecekleri kadar çok şey öğrenip yeterlik
geliştirmeye çaba gösterebilirler veya kendi yeterliklerini göstermek amacıyla başkalarını
geçmek için çaba gösterebilirler. Öğrenciler arkadaşları kadar iyi performans
göstermek konusunda aşırı kaygılı olduklarında, performans hedefleri
öğrencilerin zorluklardan kaçınmalarına neden olabilir. Tipik sınıf şartlarında,
öğrenciler zorlayıcı materyallerle karşılaştığında, öğrenme hedefleri genellikle
performans hedeflerinden daha kullanışlıdır.
Öğretmenlerin, öğretimi öğrenme
hedeflerini geliştirmek
için düzenleyebilecekleri belirli yollar bulunmaktadır. Sınıf ortamında öğrenme ve motivasyon için planlama yaparken farklı çevre bağlamlarını göz önünde bulundurmak önemlidir.
için düzenleyebilecekleri belirli yollar bulunmaktadır. Sınıf ortamında öğrenme ve motivasyon için planlama yaparken farklı çevre bağlamlarını göz önünde bulundurmak önemlidir.
Öğretmenlerin öğrencileriyle
ilgili beklentileri öğrencilerinin öğrenme fırsatlarını, motivasyonlarını ve
öğrenme çıktılarını etkiler
Öğretmenler çoğunlukla
öğrencilerinin yetenekleri ile ilgili beklentilere sahiptirler. Bu inançlar
öğrencilere sunulan öğretim çeşitlerini, kullanılan gruplama uygulamalarını, öngörülen
öğrenme çıktılarını ve değerlendirme yöntemlerini şekillendirir. Öğrencilerin
bireysel yetenekleriyle ilgili öğretmen beklentilerinin çoğu, öğrencilerin performanslarına
dayalıdır. Fakat bazı durumlarda öğretmenler, öğrencinin gerçekten başarabileceğinden
daha azını beklemek gibi doğru olmayan beklentilere sahip olabilirler. Bu
yanlış beklentiler öğrenciye bir şekilde aktarılırsa öğrenci, öğretmenin gerçek
beklentisini doğrulayacak şekilde performans göstermeye başlayabilir.
Bu yanlış beklentilerin okul
hayatının ilk yıllarında, öğretim yılının başlangıcında ve okul nakil zamanlarında;
bir başka ifadeyle öğrencilerin önceki başarılarına ilişkin bilgilerin en az
ulaşılabilir ya da en az güvenilir olduğu ve öğrencilerin kendi yeteneklerini
sorguladıkları bağlamlarda gerçekleşmesi daha olasıdır. Doğru ya da değil,
beklentiler öğretmenlerin öğrencilere nasıl davrandıklarını etkiler.
Öğretmenler için en iyisi bütün
öğrenciler için yüksek beklentiler aktarmaları ve kendini gerçekleştiren
olumsuz kehanetlerden kaçınmak için her öğrenciye uygun yüksek standartlara
sahip olmalarıdır.
Öğrencilerin motivasyonu uzun
dönemli, genel ve aşırı zorlayıcı hedefler yerine kısa dönemli, belirgin ve
ortalama zorlayıcılığa sahip hedefler belirlendiğinde daha çok artar
Hedef belirleme kişinin bir
performans standardı tanımlamasını içeren bir süreçtir. Bu süreç motivasyon için
önemlidir, çünkü bir hedef ve öz yeterliği olan öğrencilerin bu hedefe ulaşmayı
sağlayacak etkinliklerle ilgilenmeleri daha olasıdır. Öz yeterlik, öğrenci kendi
hedeflerine doğru gerçekleştirdiği ilerlemenin farkına vardığında, özellikle
öğrenme sürecinde yeni beceriler edindiğinde artar.Öğrencilere sınıf çalışmalarında
kısa dönemli, belirgin ve orta zorluk düzeyinde hedefler belirlemeleri için
fırsatlar sağlanmalıdır.
ÖĞRENCİLERİN ÖĞRENMESİ İÇİN
SOSYAL BAĞLAM, KİŞİLERARASI İLİŞKİLER VE DUYGUSAL İYİ OLMA HALİ NİÇİN
ÖNEMLİDİR?
Öğrenme çeşitli sosyal
bağlamlarda gerçekleşir
Öğrenenler okul, mahalle, topluluk
ve toplum gibi daha büyük sosyal bağlamların içinde olan aile, akran grupları
ve sınıfların parçalarıdır. Ortak dil, inançlar, değerler ve davranışsal
ölçütleri içeren bütün bu bağlamlar kültürden etkilenir. Bu bağlamların
öğrenenler üzerindeki olası etkilerinin farkında olmak, öğretimin etkinliği ve bağlamlar
arası iletişimi arttırabilir.
Sınıfın sosyal bağlamının
öğrenenler ve öğretme-öğrenme süreci üzerindeki olası etkilerinin farkında olan
öğretmenler; öğrencilerle ve öğrenciler arasındaki iletişimi ve kişilerarası
ilişkileri kolaylaştırarak öğrenmeyi etkiler.
Kişilerarası ilişkiler ve iletişim
hem öğrenme-öğretme süreci hem de öğrencilerin sosyal-duygusal gelişimi için
önemlidir
Özünde kişilerarası olan sınıflarındaki
öğretme-öğrenme süreci; öğretmen, öğrenci ve akran ilişkilerinin hepsini
kapsar. Bu ilişkiler öğrencilerin sağlıklı sosyal-duygusal gelişimlerini
desteklemek için gereklidir. Sosyal doğaları dikkate alındığında sınıflar, iletişim
ve başkalarına saygı gibi sosyal becerilerin öğretimi için çok önemli bir bağlam
sağlar. Akranlar ve yetişkinlerle başarılı ilişkiler geliştirmek, kişinin
duygu ve düşüncelerini sözel ve sözel olmayan yollarla iletme yeteneğine
bağlıdır. Öğretiminin kişilerarası doğası göz önünde bulundurulduğunda,
öğretmenler sınıfın ilişkisel yönlerine dikkat etmelidir.
Duygusal iyi olma hali eğitim
performansını, öğrenmeyi ve gelişimi etkiler
Duygusal iyi olma hali; sınıfın
her gün başarılı bir şekilde işlemesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Duygusal iyi olma
halinin bileşenleri benlik kavramı, özsaygı, kişinin kendi ve çevresi
üzerindeki öz yeterlik, kontrol odağı, iyi olma hali ile ilgili genel duyguları
ve günlük streslere sağlıklı şekilde cevap verme kapasitesini içerir. Duygusal sağlık, kişinin kendi
duygularını anlamasına, açıklamasına ve düzenlemesine veya kontrol etmesine olduğu
kadar, başkalarının duygularını algılamaya ve anlamaya (empati) da bağlıdır. Başkalarının
duygularını anlama düzeyi, öğrencilerin sınıf, aile, akran grubu, topluluk ve toplumsal
çevrelerindeki önemli kişiler gibi dışarıdan gelen beklentileri ve kabulü nasıl
algıladıklarından etkilenir.
Öğrencilerin duygusal iyi olma
halleri; öğretme-öğrenme sürecine katılımlarının niteliğini, kişilerarası ilişkilerini,
iletişimlerinin etkinliğini ve sınıf iklimine uyumlarını etkileyebilir. Öğretmen,
bütün öğrencilerin kabul edildiği, değer ve saygı gördüğü, yetişkinler ve
akranlarla olumlu sosyal ilişkilere sahip olunan bir iklimi kurmada başrol
oynar.
SINIF EN İYİ NASIL YÖNETİLİR?
Sınıftaki uygun davranışlara
ve sosyal etkileşime ilişkin beklentiler öğrenilebilir ve geçerliği kanıtlanmış
davranış ilkeleri ve etkili öğretimle öğretilebilir
Öğrencilerin öğrenme yeteneği
becerilerinden etkilendiği kadar, içsel davranışlarından da etkilenir. Öğretmen
beklentilerine veya sınıf kurallarına uymayan öğrenci davranışları, öğretim
başlamadan önce ortadan kaldırılması gereken önemsiz karışıklıklar olarak
görülmemelidir. Öğrenmeye ve uygun sosyal etkileşime olanak sağlayan davranışlar
en iyi öğretim yılının başında öğretilir ve yıl boyunca pekiştirilir.
Öğretimin sadece öğrenmeye hazır
olanlara yönelik olduğu ve öğrenme ortamının ancak bunu bozanlar veya
zedeleyenler ortadan kaldırılınca düzeleceği yaygın bir varsayımdır.
Etkili sınıf yönetimi yüksek
beklentiler belirlemeye ve bunları ifade etmeye sürekli olumlu ilişkiler geliştirmeye
ve öğrenciler tarafından desteklenmeye dayanır
Hem sınıf hem de okul seviyesinde,
etkili öğrenme ikliminin geliştirilmesi yapı ve desteğe dayanır. Yapı açısından
düşünüldüğünde, öğrenciler sınıftaki davranışsal kuralları ve beklentileri açıkça
anlamalı, bu beklentiler tutarlı bir şekilde uygulanmalı ve öğrencilere
doğrudan iletilmelidir. Öğrenciler hem akademik başarı hem de sınıf davranışı
için öngörülebilir bir yapı ve yüksek beklentilerden yarar sağlar.
ÖĞRENCİ GELİŞİMİ NASIL
ÖLÇÜLÜR?
Biçimlendirmeye ve düzey belirlemeye
yönelik değerlendirmelerin her ikisi de önemli ve kullanışlıdır, fakat farklı
yaklaşımlar ve yorumlamalar gerektirirler
Biçimlendirmeye yönelik
değerlendirmeler, sınıf öğretimine doğrudan rehberlik etmek ve öğretimi yönlendirmek
için kullanılır. Düzey belirlemeye yönelik değerlendirmeler ise öğrenmedeki
ilerlemeyi veya eğitim programlarının etkinliğini değerlendirmek için kullanılır.
Biçimlendirmeye yönelik değerlendirmeler öğretimden önce veya öğretim sırasında
gerçekleşebilir, uygulama esnasında yapılabilir ve mevcut öğrenmeyi iyileştirmek
gibi net bir amacı vardır. Öte yandan, düzey belirlemeye yönelik
değerlendirmeler, öğrenmeyi belirli bir noktada; genellikle bir çalışma
ünitesi, dönem veya eğitim-öğretim yılı sonunda ölçer ve yapısı gereği mevcut
öğrenme etkinliklerini yönlendirmek için sağladığı fırsatlar sınırlıdır.
Öğretmenler aşağıdakileri yaptığında,
biçimlendirmeye yönelik değerlendirmeler öğrenmede önemli artışlara neden
olabilir. Öğretmenler eğitimsel ölçmeyle ilişkili temel kavramları anladıklarında
biçimlendirmeye ve düzey belirlemeye yönelik değerlendirmelerin her ikisini de daha
iyi kullanabilirler. Ayrıca öğretmenler, değerlendirme verilerini amaçladıkları
ders materyalini yeterince kapsayıp kapsamadıklarını ve öğretimle ilgili
hedeflerine ulaşmada etkili olup olmadıklarını yani kendi öğretimlerini değerlendirmek
için de kullanabilirler.
Öğrencilerin bilgi, beceri ve
yetenekleri; psikoloji bilimini
temel alan, nitelik ve doğruluk bakımından iyi tanımlanmış standartları olan
değerlendirme süreçleriyle en iyi şekilde ölçülür
Sınıflarda görev yapan öğretmenler
ve eğitim liderleri, değerlendirmenin sürekli tartışma konusu olduğu bir çağda çalışmaktadır.
Fakat herhangi bir değerlendirme çeşidinin niteliğini belirlemek için net standartların
olduğunu bilmek önemlidir. Bu biçimlendirmeye ve düzey belirlemeye yönelik
değerlendirmelerin her ikisi için de geçerlidir. Güvenilir ve geçerli değerlendirmeler, sınav
sonuçlarını kullanan kişi ve kurumların öğrencilerin bilgi, beceri ve
yetenekleri ile ilgili doğru çıkarımlar yapmalarına yardım eder.
yetenekleri ile ilgili doğru çıkarımlar yapmalarına yardım eder.
Öğretmenler yaptıkları her
değerlendirmede, sonuçların ortaya koyduklarını incelerken, değerlendirmenin güçlü
yanlarını ve sınırlılıklarını dikkate almalıdır. Öğretmenler değerlendirmelerinin
güvenirliğini iyileştirmek için stratejiler kullanmalı ve bazı değerlendirmelerin
neden diğerlerinden daha güvenilir olduğunun farkında olmalıdır.
Değerlendirme verilerinin anlamlı
olması net, uygun ve adil yorumlamaya bağlıdır
Değerlendirme çıktılarının anlamı
net, uygun ve adil yorumlamaya bağlıdır. Herhangi bir değerlendirmeden elde
edilen puanlar sadece hedefledikleri belirgin amaçlar için kullanılmalıdır.
Etkili öğretim; öğretmenlerin
eğitim araştırmalarını bilinçli olarak kullanabilmelerine, verileri kendi
sınıfları için yorumlayabilmelerine ve öğrencileri etkileyen değerlendirme
verileri ve kararları hakkında aileler ve öğrencilerle etkin iletişim
kurabilmelerine ciddi derecede bağlıdır. Öğretmenler müfredat ve değerlendirme
seçimlerini, bu kaynakların araştırma bulgularıyla desteklenip desteklenmediği ve
farklı öğrencilerle kullanıma uygun olup olmadığı üzerinden değerlendirmelidir.
SONUÇ
Sonuç olarak okul öncesinden lise
dönemine kadar geçen eğitim süresinde öğretmenlerin öğrencilere yaklaşımı ve bu
yaklaşım çerçevesinde çevresel faktörlerin etkisiyle de sınıf içi öğretmen ve
öğrenci ilişkilerinde kullanılan psikolojik çıkarımlar, bu ikili iletişim ve
etkileşim sürecine de yansımaktadır.
Öğrencinin fizyolojik ve psikolojik
gelişimleri göz önünde tutularak verilen eğitim, her dönemde öğrencinin bu
özelliklerine göre değişkenlik göstermektedir. Öğrencide gözle görülen bu
değişime parelel olarak sınıf ortamı ve sınıftaki öğrencilerin birbirlerine ve
öğretmenlerine geliştirdikleri tutum ve davranışlarda yine psikolojinin alanına
girmiş. Bu alanda yapılan araştırmalara beraberinde incelenen bu raporda yer
almıştır.
İncelenen bu rapaorda öğretemenin
öğrenciye yaklaşımı ve öğrenciyi değerlendirme sürecinde başvurduğu yöntemler
geçerliliği ve doğruluğunun yanı sıra problemi tespit etme açısından
değerlendirildiğinde tarafsızlığı konusunda görüşlere de verilmiştir.
Öğretmenin ve öğrencinin
sergilediği davranışların ve edindiği tutumlarım altında yatan psikolojik
yaklaşımlar ve bunun bu ilişkilere yansıması raporda dikkat çeken diğer bir
konudur. Bu açıdan bakıldığında rapor, bu süreçte izlenilmesi gereken
yöntemleri açıklaması bakımında aydınlatıcıdır. Özellikle bu yöntemler adeta
öğretmen ve öğretmen adayları için tavsiye niteliğinde olup raporun kapsamlı
bir şekilde okunmasında fayda vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder